Serinin 11. kitabı olan "Şarap ve Neşe Tanrısı Dionysos" da an itibarı ile bitti. Keyifle ve bir solukta okudum diyebilirim.
Dionysus; Zeus ve Semele'nin oğludur. Zeus'un sürekli yaptığı kaçamaklardan bir şekilde haberi olan Hera tarafından planlanan zekice oyun sayesinde kül olan annesinin karnından, babası Zeus tarafından alınan, ikinci kez Zeus'un baldırından doğan ve periler tarafından yetiştirilen Dionysos, günlerden bir gün çok susamış içtiği hiçbir şey susuzluğunu gidermemiş ve o da üzümün suyunu sıkıp içmeyi denemiştir. Davet edildiği bir yerde bir süre kalıp önceden sıktığı üzüm suyunu içen Dionysos işte bu şekilde şarabı bulmuştur. Ve bunun, herkesin öğrenmesi gereken bir mucize olduğunu düşünerek yetiştirilmesini ve yapımını çok fazla insana öğretebilmek amacıyla arkadaşlarıyla uzun bir dünya yolculuğuna çıkmıştır.
Bu yolculuklardan birinde neredeyse hepimizin duyduğu ve aşina olduğu kral Midas ile karşılaşır, bazı olaylar sonucu Dionysos krala; "dile benden ne dilersen" der. Midas biraz düşündükten ve vezirleriyle istişare yaptıktan sonra ellediği her şeyin altın olmasını ister, sonrası malum...
Bu arada antik Yunan tiyatrosunun doğuşu da Dionysos sayesinde olmuştur. Şöyle ki; Şarap ve Neşe tanrısı Dionysos'u anmak ve onurlandırmak için yapılan devlet festivallerinden doğmuş ve gelişmiştir antik Yunan tiyatrosu. Dionysos'u severiz:)
Keyifli Okumalar!