Mübarek kitabımız Kur'an-ı Kerim "Oku!" ayeti ile başlar.
Okumaktan maksat bilmek, öğrenmek ve öğrendiklerinle amel etmektir... Yoksa kuru kuruya okumak nice okumaktır bilesin...
"Yarabbi, senden geldik yine sana döneceğiz. Sen Kâdir-i mutlaksın. Rahimsin. Kerimsin. Bize yardım eyle. Hz. Muhammed'in (sav) yüzü suyu hürmetine; üçler, yediler, kırklar hatırına; erenler, pirler, abdallar adına yardım eyle. Amin...”
Sen yanmışsın. Susuzluğa hasretsin Ertuğrul Gazi. Suyu ararsın, sorarsın. Suya gidersin. Amma bil ki suyu arayanı, su da arar. Ne dermiş Konya'daki Mevlânâ? Herkesin dilindedir ben de deyivereyim sana. Sanki seni anlatır bu iki dize:
"Susuzlar bu dünyada suyu her zaman arar
Su da yana yıkıla susuzu arar sorar."
Bize, engin ve derin deryalar mürekkep olsa dahi yazıp da bitiremeyeceğimiz kadar nimet veren, İslâm ile şereflendiren Allah'a hamdolsun. Bizi, Resulü Muhammed'in (sav) ümmetinden eyledi. Her türlü salât u selam O'na olsun...
"Dünya büyüktür. Geniştir, Amenna... Ya gönül. Yedi alemden daha geniş değil midir? Öyleyse dünyaya baş olmak yerine gönüllere girmek ve gönül kazanmak daha evlâ değil midir ki?"
Bakalım Yunus ne dedi ne söyledi oğul hey!
"Senünle birligüm senden ırılmaz.
Hayat senünledür sensüz dirilmez.
Gözüm içinde sensin bile bakan
Eğer sen bakmasan yolum görinmez.
Benim münacatum senden yanadur
Sana varur yolum sensüz varulmaz.
Ben beni sende ayru kanda bulam.
Ki sensüz Hakk nefes ömrüm sürilmez..."
Kem aletle kemalat, ham söz ile hamaratlık olmaz. Dil kılıç gibi keskin olmamalı, dil tahta kılıç misali kınında durmalı öte yandan yılanı deliğinden çıkaracak kadar tatlı, munis, şefkatli ve sevgi dolu olmalı.