Diyalektik Düşüncenin Tarihi

Selahattin Hilav

Diyalektik Düşüncenin Tarihi Quotes

You can find Diyalektik Düşüncenin Tarihi quotes, Diyalektik Düşüncenin Tarihi book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Kuram, kitleler tarafından benimsenince, maddi bir güç haline gelir."
Doğu toplumlarındaki yaygın düşünce statik bir düşünceydi, yani bir değişmezlik düşüncesiydi, çünkü imtiyazlı sınıflar o güne kadar süregelmiş olan toplumsal durumu değiştirmekte hiçbir fayda görmüyorlardı. Doğu toplumlarındaki diyalektik düşünce idealist bir karakter taşıyordu, çünkü gizli bir manevi gücün dünyayı yönettiğini ileri sürmek, bu sınıfların egemenliğini ve iktidarını destekleyen biricik garantiydi.
Sayfa 13
Reklam
Modern çağlarda diyalektiği kuranlar ve özellikle Hegel, dünyanın diyalektik bir biçimde görülmesine ön ayak olmuş ilk düşünürlerin babası olarak Herakletios'u anarlar.
Sayfa 14
İmtiyazlılar ile imtiyazlı olmayanlar arasındaki uçurumun çok derin olduğu bir toplumsal yapı içinde yaşayan insanların varlık hakkında diyalektik bir görüşe ulaşmaları mümkün değildir.
Sayfa 13
Birinci Bölüm Doğu Düşüncesi ve Diyalektik s.10-13
Doğu halklarında, metafizik düşüncenin, günümüze kadar ağır bastığı açıkça görülmektedir. Yani, doğu halklarının yaygın düşüncesi, dünyayı değişmezlik açısından görmeye yatkındır. Çin ve Hint felsefelerini, en yüksek noktaya ulaştıkları çağda inceleyecek olursak, bu felsefelerin birer değişmezlik ve durağanlık felsefesi olduklarını, yani dünyayı
Sayfa 10 - Sosyal Yayınlar
Dini felsefeler
Doğu halklarında, metafizik düşüncenin, günümüze kadar ağır bastığı açıkça görülmektedir. Yani, doğu halklarının yaygın düşüncesi, dünyayı değişmezlik açısından görmeye yatkındır. Çin ve Hint felsefelerini, en yüksek noktaya ulaştıkları çağda inceleyecek olursak, bu felsefelerin birer değişmezlik ve durağanlık felsefesi olduklarını, yani dünyayı değişmez bir şey gibi ele aldıklarını görürüz. Eski Doğu felsefesinin en temel özelliği, durağan (statik) ve değişmez bir dünya kavramına dayanmış olmasıdır. Hintliler ve Çinliler, eşyanın tözünü, yani cevherini, hiç bir zaman değişmeyen ve kendi kendine özdeş olan bir şey olarak görmüşlerdir. Nitekim, Hintlilerin mutlak varlık olarak gördükleri Brahman-Atman, belli bir kişiliğe sahip olmayan ve değişikliğe uğramayan bir ilkedir. Çinlilerin Tao'su da böyledir. Bundan ötürü, Hintliler, maddi dünyayı, yani değişiklere konu olan dünyayı öz değeri olmayan bir hayal ve <<zevahir>> dünyası olarak görüyorlardı. Hatta bu dünyanın duyularımızın bizi aldatmasından doğduğunu ileri sürüyorlardı. Çinliler de, dünyanın değişmez ve ebedi bir gerçek olarak kavranılmasına bu dünyanın geçici görünüşlerinden daha fazla önem veriyorlardı.
Sayfa 10 - Sosyal Yayınlar
Reklam
97 öğeden 131 ile 97 arasındakiler gösteriliyor.