Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Diyarbakır Sorgu ve 5 Nolu

F. Welat

Diyarbakır Sorgu ve 5 Nolu Gönderileri

Diyarbakır Sorgu ve 5 Nolu kitaplarını, Diyarbakır Sorgu ve 5 Nolu sözleri ve alıntılarını, Diyarbakır Sorgu ve 5 Nolu yazarlarını, Diyarbakır Sorgu ve 5 Nolu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Z. götürüldükten az sonra gardiyan tekrar kapıya gelerek sorumludan bir bardak istedi. Sonra çocuk yaşta bir tutukluyu çağırdı, bardağa işemesini istedi. Tutuklu söyleneni yaptı. Sonra gardiyan, yanına birkaç tutukluyu da alarak bardağı alıp götürdü. Az sonra Z.'nin bağırma sesleri gelmeye başladı. Tam o sırada da hoparlörden vaizin din, devlet, adalet üstüne şatafatlı sözleri koğuşta yankılanıyordu. Kimimiz kulaklarımızı tıkayarak bu sesi duymamaya çalışıyorduk. Kimisi ise vaize küfürler yağdırıyordu. Gardiyanlar Z.'nin kollarından kıskıvrak tutarak ona zorla bardaktaki sidiği içirmişler, götürülen diğer tutuklulara da seyrettirmişlerdi. Z. kıvrandıkça sidiğin bir bölümü yüzüne ve üstüne serpilmişti.
Sayfa 166 - DİLAN YAYINLARI
M.Ç.'nin ön dişleri arasında bir şey tuttuğunu gördüm. Yüzü tiksinti ile buruşmuştu. Gardiyanlar ise kahkaha atıyorlardı. Koğuşa dönünce M.Ç.'nin kusmaya çalıştığını gördüm. Olayı daha iyi gören arkadaşlar anlattılar: Blok çavuşu oralarda bulduğu bir kurbağayı ona zorla ve canlı canlı yedirmişti.
Sayfa 162 - DİLAN YAYINLARI
Reklam
Komedi cezaevi talimatı
Madde 1: Cezaevinde, tutukluyla gardiyanın ilişkisinde gardiyan devamlı haklıdır. Madde 2: Tutuklular haklı olduğu zamanlarda ise 1. madde geçerlidir..!
Sayfa 159 - DİLAN YAYINLARI
Yatacak yeriniz olmasın!
Bir öğle yemeği öncesiydi. Gardiyanlar içeri girerek herkesin en az 10 tane sinek yakalamasını istediler. Bunun üzerine koğuşun tüm pencerelerini kapattık. Herkes, eline havlu ya da benzeri birşey alarak sinek avına çıktı. Ortalık bir anda baba gününe döndü. Herkes cezadan kurtulmak için birbiriyle yarışıyordu. Koğuşta tek sinek bırakmadık, hepsini öldürdük. Buna rağmen, kimimiz 10 sineği tamamlayamamıştık. Gardiyan, toplanan bütün sinekleri bir küreğin üzerine koyarak getirilen yemek karavanasının içine döktü, yemekle karıştırdı ve bize yedirdi.
Sayfa 137 - DİLAN YAYINLARI
5 No'lu hücre banyo seansı...
Sıra en iğrenç işkencelerden birine gelmişti: insan pisliği içinde banyo yaptırmaya. Birinci kattaki hücrelerden ikisinin tuvaletleri bilerek tıkanmış. Bu nedenle üst katlardaki hücrelerin tuvaletlerinden gelen pis sular buralarda birikmiş. Bu hücreler avlu zemininden iki karış alçak. Pis sular burayı doldurmuş ve avluya taşmış. Bizi, dörder beşer kişilik gruplar halinde götürüp bu pis suya yatırıyorlar. Çıplak bedenlerimizi coplayarak suya girişimizi hızlandırıyorlar. Başlar dahil tüm beden bu suya batırılıyor. Lağım suyu bizde derin bir iğrenme yaratıyor. Kişi kendini çok aşağılanmış hissediyor. Ama çekingenlik anında kalaslar ve copiar iniyor ve cellatlar başımızı suya gömmek için postallarıyla bastırıyorlar. Sonra bir grup sudan çıkıyor, sıra ötekine geliyor. Lağım suyu dolu hücrenin kapısında, elinde bir kürek sapı kalınlığındaki kalasla, daha önce sözünü ettiğim teğmen duruyor. O, pis sudan çıkan herkesin eğilmesini istiyor, elindeki kalasla kaba etlerimize birkaç kez vuruyor ve böylece banyo seansı tamamlanıyor.
Sayfa 104 - DİLAN YAYINLARI
12 Eylül darbesinin amacı işçi sınıfını, Kürt halkını ve toplumun tüm öteki demokrasi güçlerini ezmekti. Faşist darbe, tüm öteki amaçlarına ulaşmak, iç ve dış tekellerin istemlerini yaşama geçirmek için böyle bir yol izlemeye zorunluydu. 12 Eylül 1980'den bu yana, cunta ve onun izinden yürüyenler, bunun için tüm araçları ve kaynakları seferber ettiler. Toplumun tüm öncü, bilinçli kesimleri cezaevlerine sokuldu. Terör tüm ilerici örgütlere, siyasi partilere, sendikalara, gençlik ve kadın örgütlerine yöneldi. İşçi liderleri, Kürt yurtseverleri, sosyalistler, demokrat insanlar, öğretmenler, öğrenciler, aydınlar, sanatçılar, özetle, yüz binleri bulan toplumun düşünen ve yaratıcı kaymağı bu terörün kurbanı oldu. Kendisi boydan boya bir geniş cezaevine dönüşen Türkiye'de, cezaevleri amansız bir işkence çarkına dönüştü ve rejimin temel bir öğesi oldu.
Sayfa 91 - DİLAN YAYINLARI
Reklam
İçlerinde lise 1. sınıf öğrencisi de bulunan, çoğunluğu üniversiteli 38 genç, birazdan çağın en iğrenç zindanına kilitlenecek. Ne var ki onlar, yüreğimize ve bilincimize kilit vurmayı hiçbir zaman başaramayacaklar...
Sayfa 89 - DİLAN YAYINLARI
Suçlu olmak ne? Bunun için, ille de birilerini öldürüp yaralamış olmak, gizli bir örgüte üye olmak, ya da silah bulundurmak gerekmiyor. Tümüyle yasalara uygun olarak kurulmuş bir öğretmen örgütü, gençlik veya kültür derneği, ya da sendikaya üye olmak; solcu, ilerici ya da yurtsever olmak, suçlu, hatta terörist sayılmak için yeterli.
Sayfa 87 - DİLAN YAYINLARI
Namus ve şeref yoksunlarından namus ve şeref söz'leri...
"Bak oğlum, devrimci onuruna düşkün olduğunu biliyoruz. İşkenceyle çözülmeyeceğini de. Onun için sana işkence yapmaktan vazgeçiyoruz..Bize dostça herşeyi anlat! Hiçbirini senin ifade tutanağına geçirmeyeceğiz. Arkadaşların senin konuştuğunu bilmeyecek.. Sana öyle bir ifade hazırlayacağız ki adli müşavirlikte hemen bırakılacaksın. Dışarı çıkınca da bize yardımcı olursun... İşkenceci, buna benzer umut verici" şeyler anlattıktan sonra, bütün bunları yerine getirmenin güvencesi olarak da "namus ve şeref" ini gösteriyor!
Sayfa 44 - DİLAN YAYINLARI
İşkencede kadın sesi!
Ses titiz ve ince, kırılır gibi. Yürek parçalayıcı bir ses. Bir kadın sesi bu.Ya da genç bir kızın. Bu ses hepimizin analarının, karılarının, kız kardeşlerinin, kızlarının, gelinlerinin sesi. Doğurganlığın, sevginin, çalışkanlığın, yaşamın ve de güzelliğin sembolü kadın, bütün görkemiyle askıda asılı, sallanıyor. Kadın bedeninde insanlığın en güzel değerlerine, geleceğe ve geleceğin temsilcisi daha doğmamış bebeklere elektrik veriliyor. Kadın işkence görüyor.
Sayfa 37 - DİLAN YAYINLARI
39 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.