Hayat, adaletsizlik ve ızdırap ortasında, bu kadar ısrarla yaşandığına göre, iyi olduğuna inanmaktan vazgeçilmeyen hayat, yine devam ediyor ve yine yaşanıyordu.
Niçin var olduğunu bilmeden var olduğu için sonsuz bir keder duyardı. Sayıklama dolu bir gecenin kabusu gibi gördüğü bu eşitsiz, adaletsiz, çirkin hayatın anlamı neydi?
Güzel ve arzuya değer bir tek şey varsa o da gençlikti; gençlik, dünyanın en güçlü şeyi, tek güzelliği, tek zevki, doğanın insana sağlıkla birlikte verebileceği tek nimetti.
Hayat korkusu! Kesinlikle, bundan daha mükemmel bir kahpelik yok… Bir de çocuğum olmadığına hayıflanıyorum. Dünyaya zavallılar getirmeye hakkımız var mı? Kötü soyu öldürmeli, hayatı öldürmeli…