En Eski Doğa ve Dil Üzerine kitaplarını, en eski Doğa ve Dil Üzerine sözleri ve alıntılarını, en eski Doğa ve Dil Üzerine yazarlarını, en eski Doğa ve Dil Üzerine yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Önde gelen bilim adamları tarafından arzu edildiği şekilde, dünyanın anlaşılabilir değil anlaşılamaz olduğu ve amacın mutlaka indirgeme değil, birleştirme olduğu fark edildi.
İnsanların yaptığı herhangi bir şey gibi (yürüyüş tarzı, giyim ve saç tarzı gibi), elbette ki dil de iletişim için kullanılır. Ancak hangi anlamıyla olursa olsun, iletişim dilin işlevi değildir; hatta dilin işlevini ve doğasını anlamamızda hiçbir önem taşımayabilir.
Dialogo adlı yapıtında Galileo, insanların "altı üstü yirmi dört tanecik harfin kağıt üzerine farklı şekillerde yan yana dizilmesiyle en gizli düşüncelerini ifade etmelerini sağlayan bir iletişim aracının keşfini" hayranlıkla anlatmaktadır. Galileo, "Bu keşif insanoğlunun en büyük buluşudur ve Michelangelo'nun yapıtlarıyla kıyaslanabilir" demektedir.
"Söyleyecek sözü olmadıkça hiç kimse konuşmasa, insan ırkı çok yakın zamanda konuşma alışkanlığını kaybeder." Dilin kullanımının, yetişkinler için "içsel konuşma", çocuklar için "monolog" olduğu gerçeğine rağmen, Hauser'in değindiği nokta doğrudur.
Evrensel Dilbilgisi'nin fiziksel alt yapısını ayrıntılı bir biçimde kavramak (embriyolojik ve genetik etmenlere ilişkin daha ileri düzeydeki keşifleri saymazsak), beyin bilimlerinde gerçekleşecek büyük gelişmeleri bekleyen uzak bir hedeftir.
Dialogo adlı yapıtında Galileo, insanların "altı üstü yirmi dört tanecik harfin kağıt üzerine farklı şekillerde yan yana dizilmesiyle en gizli düşüncelerini ifade etmelerini sağlayan bir iletişim aracının keşfini" hayranlıkla anlatmaktadır. Galileo, "Bu keşif insanoğlunun en büyük buluşudur ve Michelangelo'nun yapıtlarıyla kıyaslanabilir" demektedir. Öğrencisi ve biyografi yazarı Viviani tarafından kurgulanan efsaneye göre Galileo, adeta Michelangelo'nun başka bir bedende dirilmiş haliydi. Bu efsane, Michelangelo'nun Galileo aracılığıyla Newton'da yeniden dirildiğini hayal eden Kant tarafından takdirle anılmıştır.
İnsan dilinin söz konusu özelliği ve bu özelliğin biyolojik olarak yalnızca insanlarda bulunması, insanın evrimiyle ilgilenmeye başladığında Charles Darwin'in de dikkatini çekmişti. İnsanın Kökeni adlı yapıtında Darwin, dil anlayışına ilişkin olarak, "köpeklerin birçok sözcüğü anlayan ama tek bir sözcük bile söyleyemeyen bir yaşındaki bebeklerle aynı gelişim düzeyinde" olduklarını söylemiştir. Bu açıdan bakıldığında Darwin, insanlarla hayvanlar arasında tek bir farkın var olduğunu savunmuştur ve "insanoğlu, yalnızca çok çeşitli sesler ve fikirleri ilişkilendirmek konusundaki neredeyse sınırsız gücü itibariyle farklılaşmaktadır" diye belirtmiştir.