Hasan Hanefi , Muhammed Abid El-Cabiri

Doğu Batı Tartışmaları

Kolektif

Oldest Doğu Batı Tartışmaları Quotes

You can find Oldest Doğu Batı Tartışmaları quotes, oldest Doğu Batı Tartışmaları book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Islah hareketi ilk olarak Cemaleddin Afgani tarafından hem dış sömürgecilere hem de içerdeki zillet ve baskıya karşı başlatılmıştır. Dönemin olaylarından dolayı Reşid Rıza ile başlayan selefi hareket devamında köktenci bir tutum almıştır. Islah hareketi böylece keskinliğini yitirmiştir. İlerleyen dönemlerde Ihvan-ı Müslimin hareketi, Afgani’nin rüyasını gerçekleştirmek ve ıslah projesini hayata geçirecek kitlesel bir devrim yapmak üzere kurulmuştur. Ardından Mısır’da 1952 yılında Hür Subaylar adı verilen grup tarafından milli devrim gerçekleştirilmiştir. Bunun üzerine devrimin oluşturduğu yeni elit tabakası ile Ihvan-ı Müslimin’in halkçı güçleri arasında egemenlik kavgası başlamıştır. Bunu Mart 1954 trajedisi takip etmiş ve Ihvan-ı Müslimin kaybetmiştir. Mensupları hapislere atılmış, ağır işkencelere maruz kalmışlardı. Bu gelişmeler neticesinde, zamanında İslam’da Sosyal Adalet, İslam ve Kapitalizm Savaşı, İslam ve Dünya Barışı gibi eserlerin müellifi olan Seyyid Kutub artık Yoldaki İşaretler’in yazarı olan Seyyid Kutub’a dönüşmüştü. Ihvan-ı Müslimin’in başına gelen bu olayların ardından zindanlarda; laiklilik, liberalizm, sosyalizm, Marksizm, milliyetçilik ve diğer tüm ideolojileri kökten reddeden öfkeli ve intikamcı bir İslami hareket ortaya çıkmıştı. Artık bu hareket her şeyi yıkıp yeniden inşa etmek istiyordu
İslami köktencilik, çağ ile olan ilgisi bakımından, her bölgenin ve siyasi ortamın şartlarına uygun olarak çeşitlilik göstermekle beraber temel iki akıma sahiptir. Birincisi, çoğunluğu elinde bulunduran geleneksel ve muhafazakar akım, ikincisi ise, diğerine göre daha azınlık olan ilerlemeci, özgürlükçü akımdır. Birinci akım daha bariz olarak ortada görünür ve ‘’sağcı ‘’ karakterlidir, ikinci akım ise daha kısık sesli olup ‘’solcu’’ karakterlidir.Muhafazakar kanat geleneksel yönetim sistemlerini desteklerken ilerlemeci kanat bu sistemlere muhalefet eder ve çoğunlukla kovulmuş, sürgün edilmiş yahut yer altında faaliyet gösteren kimseler tarafından yürütülür.
Reklam
Araplar, Müslümanlar ve tüm üçüncü dünya halkları olarak önümüzde duran sorun, ‘’güç’’lü olma, yani savunma sorunudur. Bunu aşmanın tek yolu ise ‘’birlik’’tir. Çünkü birlikten kuvvet doğar. Şu halde üçüncü dünya halkları olarak aramızda birlik oluşturmamız ve Arap-İslam toplumu olarak bütünlüğü sağlamamız için gerekli olan ‘’tarihsel blok’’ mevcuttur ve bizi bu tür bir birliğe zorlamaktadır.
“İslam özü itibariyle laik bir dindir. Dolayısıyla Batı kültüründen ithal edilmiş bir laikliğe ihtiyaç yoktur. Bizi ötekinin gerisinde bırakan esas sebep İslam’ın zamanla dini bir otorite-ye, salt biçimsel ibadet ve ritüellere, cezai uygulamalara ve teolojiye dönüştürülmesi ve bunun sonucunda insanların iyice bunalıp daha rasyonel, liberal, özgür, demokratik ve ilerlemeci idealleri temsil ettiğini düşündükleri Batı tarzı laikliğe yönelmeleridir”(HASAN HANEFİ )
“İslam dünyasındaki laiklik sahte bir meseledir. Çünkü bu kavram aracı-lığıyla ifade edilmek istenen ihtiyaçlar bu ihtiyaçlarla örtüşmeyen bir içerik aracılığıyla dile getirilmektedir. İslam laik bir dindir ifadesi İslam sosyalist/kapitalist/liberal bir dindir gibi ifadelerden pek de farlı değildir. Bu ifadeler ise sorunun çözümüne yahut anlaşma zemininin oluşturulmasına hiçbir katkı sağlamaz. İslam laik bir dindir sözü ile İslam laik bir din değildir sözü aynı kapıya çıkmaktadır. Çünkü İslam’da devletten ayrılması düşünülecek bir kilise bulunmadığı için din-devlet ayrımı anlamındaki bir laiklik İslam açısından söz konusu olamaz”
Şeriat genel ilkeler belirlemiştir, fıkıh ise bu genel ilkelerden tikel hükümler çıkarılarak oluşturulmuştur. Genel ilkeler şeriatın maksatlarını ifade ederler ve sabittirler, bunlardan çıkarılan tikel hükümleri ifade eden fıkıh ise, ihtiyaca ve maslahata göre değişir. Geçmişte alimlerimiz kendi şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun çözümler üretmek amacıyla bu genel ilkelerden hükümler çıkardıklarına göre bugün bizim yine kendi şartlarımıza ve ihtiyaçlarımıza uygun çözümler üretmek amacıyla fıkıh faaliyeti yapmaktan çekinmemizin ne anlamı vardır? Onlar ne kadar insan ise biz de o kadar insanız, onlardan birçok şey öğreniriz, fakat tıpatıp izlerinden gitmeyiz!
Reklam
55 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.