Uzak diyarların gizemli çekiciliğine kapılanlar için Pierre Loti'nin "Doğudaki Hayalet" adlı eseri, adeta bir sihirli halı gibi sizi büyülü bir yolculuğa çıkarıyor. 19. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde geçen roman, İstanbul'un egzotik atmosferi ve yazarın duygusal derinliğiyle harmanlanarak unutulmaz bir okuma deneyimi sunuyor.
Romanın kahramanı, genç deniz subayı Julien Viaud (nam-ı diğer Pierre Loti), görevle İstanbul'a gelir. Şehrin kaotik güzelliği ve oryantal cazibesi onu derinden etkilerken, bir yandan da hüzün ve yalnızlıkla boğuşmaktadır. Bu ruh halindeyken, gizemli bir Türk kadını olan Aziyadé ile tanışır ve aralarında tutkulu bir aşk filizlenir.
Ancak bu aşk, kültürel farklılıklar ve kaderin cilveleriyle sınanır. Julien, görev gereği İstanbul'dan ayrılmak zorunda kalır ve Aziyadé'ye veda etmek zorunda kalır. Yıllar sonra şehre geri döndüğünde ise her şey değişmiş, Aziyadé kaybolmuştur. 3 günlük bu İstanbul macerasında Aziyade'ye ulaşmaya (ölü veya diri) ulaşmaya çalışıyor.
Loti, "Doğudaki Hayalet"te sadece bir aşk hikayesini değil, aynı zamanda kayıp ve özlem temalarını da ustalıkla işliyor. Roman boyunca İstanbul'un canlı tasvirleri ve oryantal atmosfer, okuru adeta büyülüyor. Eserde kullanılan şiirsel dil ve duygusal derinlik, okuru Julien'in ruh halinin derinliklerine sürüklüyor.