Türkiye İslamcılığı baştan itibaren hep zayıftı. Tercümelerle gelişti ve yayıldı; derinleşemedi ve kitleselleşemedi. İslamcılık, muhafazakar aydınların bir ergenlik takıntısı düzeyini geçemedi.
İslamcılık zaten bir iktidar talebiydi. İktidarı teslim aldı, görev tamamlandı; ve kendini şaşalı biçimde feda etti.
Cenazesi ise devlet töreniyle kaldırıldı.
İslamcılık bir entelektüel arayış olarak kaldı. Merak ve ilgi uyandırdı. Saygı ile dinlendi ama kitlesel bir harekete dönüşemedi. Kitlelerle bağ kuramadı. Dolayısıyla kitlesel bir ideoloji olarak bir cürüm oluşturamadı.