Doğum Travması

Otto Rank

About Doğum Travması

Doğum Travması subject, statistics, prices and more here.

About

Psikoloji tarihinin en kayda değer kitaplarından biridir Doğum Travması. Ne var ki, Sigmund Freud ile en sevdiği öğrencilerinden Otto Rank arasındaki ilişkinin bozulmasına da yol açmıştır. Bu kitapla, ruhsal yapının ortaya çıkmasını ve her türlü nevrotik rahatsızlığı insanın doğum sürecinde yaşadığı travmaya bağlayan Rank, Freud'un görüşlerine sıkı sıkıya bağlı olduğunu öne sürmekle birlikte, dönemin nevroz kuramında babanın taşıdığı merkezi önemi, yani Oidipal dramda babanın tuttuğu yeri sarsıyor, annenin önemini öne çıkartıyordu. Başlangıçta Freud, psikanalizin kültürel alanlara açılmasında önemli rol oynadığını düşündüğü bu öğrencisinin kitabını coşkuyla karşıladıysa da, sonunda Rank ortodoks psikiyatri çevresinin baskısıyla aforoz edildi. Çalışmalarına ABD'de devam eden ve yeni bir psikoterapi yöntemi geliştiren Rank'ın görüşleri, Carl Rogers, Eric Fromm, Karen Horney ve Rollo May gibi isimlerin yapıtlarını etkilemiştir. (Arka Kapak)
Author:
Otto Rank
Otto Rank
Translator:
Sabir Yücesoy
Sabir Yücesoy
Estimated Reading Time: 5 hrs. 11 min.Page Number: 183Publication Date: May 2014Publisher: Metis YayınlarıOriginal Title: Das Trauma De Geburt
ISBN: 9789753423250Country: TürkiyeLanguage: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Book Statistics

Reader Profile of the Book

Kadın% 70.3
Erkek% 29.7
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

About the Author

Otto Rank
Otto RankYazar · 6 books
Otto Rank, asıl adı Otto Rosenfeld (d. 22 Nisan 1884, Viyana, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu - ö. 31 Ekim 1939, New York kenti, ABD), Avusturyalı psikolog. Psikanaliz kuramını efsane, mit, sanat ve yaratıcılığın incelenmesini kapsayacak biçimde genişletmiş, bunaltı (anksiyete) nevrozunun temelinde doğum sırasında yaşanan psikolojik travmanın bulunduğunu ileri sürmüştür. Yoksul bir ailenin oğluydu. Meslek okulunda öğrenimini sürdürürken geceleri yazmaya çalışıyordu. Sigmund Freud'un ilk yandaşlarından biriydi, onun Die Traumdeutung 'undan (1900; Düşlerin Yorumu, 2 cilt, 1991-92) esinlenerek yazdığı Der Künstler 'de (1907; Sanatçı) psikanaliz ilkelerinden yola çıkarak sanatı açıklamaya çalıştı. Bu çalışmayla ilgisini çektiği Freud'un yardımıyla Viyana Üniversitesi'ne girdi ve 1912'de Felsefe doktorasını tamamladı. Öğrenciliği sırasında resmen adını değiştirerek yazarlık adı olan Otto Rank adını aldı. Der Mythus von der Geburt des Helden (1909; Kahramanın Doğuşu Miti) ve Das Inzest-Motiv in Dichtung und Sage (1912; Şiirde ve Efsanede Ensest Motifi) adlı yapıtlarında, Oidipus karmaşasının sayısız şiir ve mite kaynak olduğunu gösterir. Viyana Psikanaliz Derneği'nin sekreterliğini yapan Rank 1912-24 arasında Internationale Zeitschrift für Psychoanalyse 'yi yayımladı. 1919'da kurduğu ve psikanaliz üzerine yapıtları yayımlamayı amaçlayan yayınevini 1924'e değin yönetti. Sándor Ferenczi ile sıkı bir ilişki kurarak, onunla birlikte psikozların da psikanaliz alanına alınmasına katkıda bulundu. 1924'te, Das Trauma der Geburt und seine Bedeutung für die Psychoanalyse (Doğum Travması ve Psikanalizdeki Anlamı), adlı yapıtını yayımlayarak, freudcu ortodoksluğa karşı ilk kez ayrıldıkları noktaları ortaya koydu. Kitap, Freud ve Viyana Psikanaliz Derneği'nin öbür üyeleriyle ilişkisinin bozulmasına ve dernekten atılmasına yol açtı. Dölyatağından dış dünyaya çıkışın, çocukta ergenlik döneminde bunaltı nevrozu yaratabilecek şiddetli bir korkuya neden olduğu ileri sürülen kitabın psikanalizin temel kavramlarıyla çeliştiği düşünüldü. 1920'lerin ortalarından başlayarak ABD ve Avrupa'nın birçok ülkesinde dersler veren Rank 1936'da New York kentine yerleşti. Yapıtları psikiyatri, psikoterapi, danışmanlık ve eğitim alanlarında, ayrıca günümüzde hümanist psikoloji ve güdümsüz psikoterapide etkili oldu. 1930'larda Rank kişilik gelişmesinde yönlendirici güç olarak istenç kavramını geliştirdi. İstenç, Freud'un insan davranışındaki yönlendirici etkenler olarak gördüğü sezgisel dürtülerin denetlenmesi ve kullanılmasında olumlu bir güç olabilirdi. Buna göre, hastanın psikanaliz sırasında gösterdiği direnç, içsel bir olumsuz etken değil, bu istencin bir dışavurumuydu. Freudcu analistlerin tersine, bu direnci yıkmak yerine, kişinin kendini bulması ve gelişmesini yönlendirmek için kullanmak gerekiyordu. Rank'a göre insanı bilinçli, amaçlı ve kendine yön verebilen bir varlık durumuna getiren istençtir. Kişilik özelliklerine göre insanlar ortalama, artistik ve nevrotik olarak üç ayrı kategoriye ayrılabilir. Toplumun kurallarına karşı çıkmadan uyan, yaratıcı olmayan, toplum için yararlı, öte yandan kendisine yararsız olan ortalama insan tipine karşılık artistik tip yaratıcı ve üretkendir. Nevrotik insan ise yaratıcılığı engellenmiş olan artistik tiptir. Rank, Freud'dan koptuktan sonra psikanalizden uzaklaşarak "yeniden doğuş" kuramı adını verdiği bir psikoterapi yöntemi geliştirdi. Temelde kuralsız ve kimilerince bilimsellikten uzak olan bu yöntemde, korku ve suçluluk duyguları azaltılarak yaratıcılğa varan bir varoluşun geliştirilmesi amaçlanır. Terapide yaşam tartışılmamalı, doğrudan yaşanmalıdır. Bu yaklaşım daha sonra güdümsüz ve varoluşçu psikoterapilerin temel ilkesini oluşturdu.