Aris gözyaşlarıyla Nico’ya sarılmış. Nico donup kalmış.
Yetmiş yıl sonra yaşadığını öğrendiği ablasını görmeye saatler
kala ölüm haberini almış.
İlk buluşmalarına engel olan fırtınaya mı, zalim Aydın Çavuşa
mı yoksa kara yazılmış bahtına mı isyan edeceğini bilememiş!
Son bir kez sarılamadığı ablasını elleriyle toprağa vermiş.
Gözyaşlarıyla sulamış mezarını, yeğenlerine sarılarak azaltmış
hasretiniDoğduğu topraklarda annesinin yanına bırakmış
biricik ablasıEleni’yi…
Derken Aris Lazaris yerinden kalkıp otobüsün arkasına doğru
döndü, “Ben de doktorları gaddar insanlar sanırdım, böyle
salya sümük ağlayan doktor mu olur?” deyince gözyaşlarımızın
yerini gülüşmeler aldı.