İlk günlerde birbirimizi tartarak tanımaya çalıştık. Farklı oyunları farklı amaçlarla ama birbirimiz ile oynuyorduk. Ben tavla oynuyordum. O satranç... Ben oynamak istiyordum. O kazanmak... Ben zar atıyordum, eğlenerek. O hamle yapıyordu düşünerek. Ben onunla güzel vakit geçirmek istiyordum. O beni kazanmak... Oysa biz oynadığımızı sanıyormuşuz. Kader adını bile bilmediğimiz bir oyun oynadı bize. Ne ben eğlenebildim, ne o kazanabildi. Ben mars oldum; o mat.