Dört Adem
Işık YanarSözler ve Alıntılar
“Çakmağı kim icat etmiş biliyor musunuz?” diye sordu.
“Almanlar!” diye bağırdı. Sedat, hayır anlamında kafasını salladı. Adam,
“Ermeniler?” dedi sessizce. Sedat yine kafasını salladı. ... herkes, cevabı söylemesini bekliyordu.
“İranlılar!”
“Niye?”
“Tanrılarını ceplerinde taşımak için!”
Sayfa 353 - Şûle YayınlarıKitabı okudu
Yoklukla zihinleri kemirilmiş bir kuşağa mensuptu. 1980’ li yollar boyunca tabelâlar, plaklar ve plajlarla hülyalara dalmayı, geleceği özgürce kurmayı isteyen bu kuşak, 1990’ lı yıllar boyunca kimi televizyon ve radyo programlarının doğmasına, cafe-barların, jean bayilerinin açılmasına neden olmuşlardı.
Atari, video salonları ve bilgisayar oyunlarıyla varolan mekânların dışında yaşamak, zamanla büyük şehirlere olan özlemle bir arada değerlendirilmeye başlandığından, küçük ve mutlu kasaba düşleri hep ertelenmişlerdi. Bu kuşak, otuz yaş civarında, sanal gerçekliklerin mutlu hayatlar yaratamadığını görmenin üzüntüsüyle bilardo salonlarında, kahvehanelerde, piyango takipleriyle kırgınlıklarını azaltmaya çalışıyorlardı. Yavaş yavaş farkına vardıkları şey, karınlarının nasıl doyduğudur.
Sayfa 359 - Şûle YayınlarıKitabı okudu
Gündönümü Sırları
Bir insanı ilk tanıdığımızda onun hakkında edindiğimiz fikir ve izlenimler, dostluğumuz derinleştikçe yanlış kanılar olarak bize kendilerini hissettirirler. Onu hiç tanımadığımızı düşünürüz. Daha sonra, dostluk başka mecralara doğru hızla akarken, onu hiç tanımadığımız izlenimi pekişir. Fakat hiç beklenmeyen bir durum ya da daha önce yaşanmış bir hadisenin değerlendirilmesi sırasında, son izlenimlerimizi bulamamak, o ilk düşüncenin haklılığına bizi yaklaştırır. Sonuçta belki daha iyi bir dost bile olunabilir. Ama ilk düşünce, dönüp dolaşıp bizi kuşatır. Aynı yerdeyiz, fakat aynı şekilde değil. Bu her zaman böyledir aynı şekilde hiç bir zaman değil.
Sayfa 197 - Şûle YayınlarıKitabı okudu