Hülefa-i Raşidin

Dört Büyük Halife

Şemseddin Ahmed Sivasî

Dört Büyük Halife Gönderileri

Dört Büyük Halife kitaplarını, Dört Büyük Halife sözleri ve alıntılarını, Dört Büyük Halife yazarlarını, Dört Büyük Halife yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dört Büyük Halife
Bir mimar padişah için bir saray yaptığında duvarlarını yapıp çatısını kursa kapı ve pencerelerini de takıp tamamen bitirse artık o mimara izin verirler o işten ayrılır gider. Hz Muhammed Aleyhisselam da din sarayının yapmaya gelmişti. Birinci duvari namaz; ikinci duvarı zekat; 3 duvarı oruç; 4 duvarı hac; kapısı gusl; temeli iman; tavanı İhlas; eşiği tevazu; sağ tarafı tevekkül; sol tarafı tasadduk; kilidi küfür, anahtarı şehadettir. Derecesi rif'attir. İçi saade,t dışı felakettir. Sehadet kelimesi anahtarı ile İslam sarayının kapısından küfür kilidini kırarak içeri giren saadete kavuşur. Allah korusun bu sarayın kapısına küfür kilidini vurup dışarıda kalan felakettedir.
Sayfa 54 - Bedir yayıneviKitabı okuyor
Ey İzzet sahibi olan Rabb'im ! Bana şefaat edecek olan sensin. Senden başka benim halime merhamet edecek hiçbir kimse yoktur.. (Hz Ayşe annemizin duası)
Reklam
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyur dular ki: Gökte iki melek vardır. Birisi devamlı şiddet ve gadab ile buyurur. Diğeri hilm ve sühületle buyurur. Her ikisi de hak üzerinedir. Bunlar Cebrail ve Mikâil'dir. Peygamberlerden de iki kimse vardır. Birisi lutf ile ve iyilikle buyurur. Diğeri şiddet ve sertlikle buyurur. Her ikisi de hak üzerinedir. Bunlar Hazret-i İbrâhim ve Nuh (aley- hisselâm) dır. Ashâbımdan da iki kimse vardır. Birisi rifk ve merhametle emreder. Diğeri şiddetle ve sertlikle emreder. İkisi de hak üzerinedir. Birisi Ebû Bekir'i Sıddik, diğeri Ömerü'l-Faruk'dur (radiyallahu anhuma).
Herkesten önce mescide gitmek Hazret-i Ömerin (radıyallahü anh) âdet-i şerifesi idi. Bir gün mescide giderken,önünden bir çocuğun acele lle mescide gittiğini gördü. -Çocuğum, ne oldu, acele lle mescide gidiyorsun, henüz sana namâz farz olmamıştır, buyurdu. Çocuk : - Efendim nasıl acele etmiyeyim, dün benden küçük bir çocuk vefât etti, dedi. Hazret-i Ömer çocuğun bu sözünü duyunca çok ağladı. Gözlerinden yaş yerine kan geldi.
Tenbihü'l-Gafilin'de yazılıdır. Bir gün biri hanımından şikâyet etmek için Hazret-i Ömer'in (radıyallahü anh) evine gitmişti. Kapının önüne gelince, içeriden Hazret-i Ömer'in hanımı Ümm-ü Gülsüm'ün Hazret-i Ömer'e çok sözler söylediğini, Hazret-i Ömer'in de hiç cevab vermediğini duydu. O şahıs kendi kendine: Ben hanımımdan şikâyete geldim. Hazret-i Ömer, hanımından benden fazla söz işitiyor. Ben de artık evime gideyim dedi. Evine doğru giderken Hazret-i Ömer (radıyallahu anh) (dışarı çıktı. O şahsın gittiğini görünce): Ne için gelmiştin? buyurdu. O şahis: (Dönüp) Efendim, hanımımdan şikâyete gelmiştim. Sizin hareminizden işittiğiniz sözleri duyunca geri dönüyorum, dedi. Hazret-i Ömer: Hanımımı, üzerimde olan şu hakları sebeblyle afv ederim: 1) Nefsim onunla sakin olup harâmlardan kurtulduğu için, 2) Cehennem ile benim aramda perdedir. 3) Ben evde olmayınca evimin bekçisidir. 4) Çamaşırlarımı yıkar. 5) Çocuklara bakar, 6) Ekmeğimi yapar, yemeğimi pişirir. Onun bu hakları beni, onu azarlamaktan alıkoyar, buyurdu. O şahıs : - Sözleri ve Işleri doğru olanları Allahü Teâlâ sever. Doğrusu, benim hanımımın da benim üzerimde bu hakları vardır. Ben de onu rizâm ile afv ettim, dedi.
Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) verâ [haram korkusuyla şübhelilerden sakınmak] hakkında konuşurken: Harâma veya şübheli şeye düşerim korkusu ile yetmiş helâlden el çektim, buyurmuştur. (Kimyâ-yı Saâdet kitabında Hazret-i Ömer'in yedi veyâ dokuz lokmadan fazla yemediği yazılıdır.)
Reklam
134 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.