İlk Salah Birsel kitabım, Salah Birsel'inse tek romanı. Başlamak için idealdi değildi düşüncelerine girmeden söylemek gerekirse, Barış Bıçakçı'nın Seyrek Yağmur kitabını andırdı bana yer yer. Kahramanımız Tütün Yaprakevi'nden başlattığı gözlemcilik akımını alternatifli bir nihayete götürene dek kah etrafındakileri, kah tiyatro camiasını, kah edebiyat camiasını, kısaca dünyasını gözlemliyor. Ama bildiğimiz bir gözlemleme değil bu. Onun perspektifinden bakacak olsak dünyaya, hiçbirimiz gerçek anlamda gözlemci sayılmayız bile. Ya da hepimiz birer gözlemciyiz ama o en iyisi, bir cırcırböceği :) Maske düşüren, ardındaki sureti gören, bütün janjanlı kıyafetleri parçalayıp atan, altındaki pis deriye hatta habis hücrelere, bozuk genlere değin ulaşabilen, "sizin ciğerinizi bilirim ben" cümlesini rahatlıkla kurabilecek biri yani. Onunla yüzleşmek niyetinde olan varsa buyursun okusun diyeyim daha ne diyeyim :)