Ölümün gelmesine haftalar kaldı artık. Evet, yaşam güzeldi; onu sevdim; evet, efendim, yaşamı severdim. Bazen her şeyi bilseydik, bu dünyadan göçüp gideceğimiz için sevinirdik diye düşünüyorum.
"Başka bir şey olmalı," dedi kafası karışmış beyefendi. "Daha fazla bir şey var, keşke bunu tanımlayabilseydim. Tanrı beni korusun, adam sanki insan değilmiş gibi!
Ah, vicdan, insanı hiç rahat bırakmayan bir düşmandır. Ah, efendim, bu atılan adımlardan her biri dökülen kanla kirlenmiş! Ama dinleyin, biraz daha yakından... -kulaklarınızı iyice açın, Mr. Utterson, söyleyin bana, bunlar doktorun ayak sesleri mi?
Avukat Mr. Utterson, yüzü hiçbir zaman gülmeyen, kaba görünüşlü bir adamdı; insanlarla ilişkilerinde soğuk, mesafeli ve utangaçtı; içe kapanıktı; sıska, uzun boylu, sıkıcı bir adam olmasına karşın yine de her nasılsa sevimliydi.
Beni ben yapan şey, insanın ikili yaradılışını oluşturan ve beyni ikiye ayıran iyilik ve kötülük bölgelerini, bende insanların çoğunluğundan da derin bir uçurumla koparan şey, yanlışlarımın özellikle aşağılık şeyler olmasından çok, titizlik isteyen arzularımdı.