Mehmed Reşid Şahingiray yakın tarihimizin ilginç simalarından birisidir. Daha öğrencilik yıllarında Jön Türk hareketine gönlünü vermiş ve İttihad-ı Osmani adıyla kurulan İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin ilk kurucuları arasında yer almıştır. Birçok Jön Türk gibi sorgulanmış, tutuklanmış ve sürgüne gönderilmiştir. Meşrutiyet'in iadesiyle sevinmiş, fakat olumsuz gelişmelerin hayal kırıklığını da yaşamıştır. Buna rağmen üzerine düşeni yapmaya çalışmıştır. Il. Meşrutiyet'ten sonra askeri hekimlik mesleğinden ayrılarak mülkiyede görev almıştır. Mülkiye'de valilik makamına kadar yükselmiş ve 1. Dünya Savaşı döneminde özellikle Diyarbekir ve Ankara valiliğiyle ünlenmiştir. Diyarbekir valiliği sırasındaki, Ermeni tehciriyle ilgili uygulamaları, daha sonra Mütareke devrinde tartışmalara yol açmıştır. Dönemin birçok mülki amiri gibi o da tutuklanmış ve divan-ı harpte yargılanmasına karar verilmiştir. Reşid Bey mahkeme huzuruna çıkarılmadan firar etmeyi başarmış ama hayatını kurtaramamış, intihar etmek durumunda kalmıştır. Reşid Bey'in hayatı Osmanlı Devleti'nin son dönemiyle paralel olarak sıkıntılı ve karmaşık sayılabilir. Aslında bu durum Reşid Bey'e mahsus da değildir. Osmanlı'nın son yılları bütünüyle Türk toplumunun sıkıntılı ve çalkantılı yıllarıdır. Reşid Bey Osmanlı'nın son yıllarına damgasını vuran Jön Türk hareketi ve İttihad ve Terakki Cemiyeti içinde şahsi olarak etkili olmakla beraber fazlaca ön planda yer almamıştır. Konuşmaktansa iş yapmayı tercih eden bir uygulama adamı olduğu söylenebilir. Belki de bu yüzden pek fazla kalem oynatmamıştır. Ancak yaşadıklarını bazan notlar halinde. bazan da hatıralar halinde yazdığı gibi, ülke meseleleriyle ilgili raporlar da kaleme almıştır.