Dr. Parkyeri, bir parkta bahçıvan olan dedesi, henüz park yerlerinin hiç olmadığı zamanlarda vermişti bu ismi ona.İsviçre’nin küçük bir kentinde kendi halinde yaşayan bir felsefe doktorudur. Ancak kapısında “Dr.” yazısını gören komşuları onu hekim olarak görür ve başta tıbbî problemleri olmak üzere psikolojik, sosyolojik problemlerini onunla paylaşıp ondan çare umarlar.
Dr. Parkyeri, kendisini ziyaret eden komşularına “uygulamaları koşuluyla” sıradan tavsiyeler vermektedir. Aslında yaşanılan sıkıntıların birçoğunun da psikolojik olduğunu görmüş ve komşularının sıkıntılarını dinleyerek onlara yeni ufuklar açmıştır. Bu anlamda okuyucuya dinlemenin iletişimin temelini oluşturduğunu fark ettirmektedir.
Dr. Parkyeri, en genel anlamda eleştirel düşünme becerisinin kazandırılmasını hedefleyen bir eserdir. Eleştirel düşünmenin en önemli basamağı, eleştirel okumadır. Gerek çocuk gerekse yetişkinler, okuduklarını sorgulamalı, çağrışımları, örtük anlamları ve yazarın aslında ne demek istediğini anlamaya çalışmalıdırlar. Dr. Parkyeri, ilk bakışta sıradan birini anlatan sıradan bir kitap olabilir ancak var olanın ardındakini görmek okuyucuya çok daha fazlasını kazandıracaktır. Bazen bir tek sözcük bile insana umulmadık dünyaların kapılarını aralayabilir. Bu nedenle insanlar gerekirse okudukları her cümle belki de her kelime üzerine soru sormalı, soru sormalı, soru sormalıdır.