Turgut Özakman kitabı 64. Sâhifesinde şöyle diyor: (Sinop'ta sürgün olarak bulunan Refik Halit Karay, Rıza Nur'un babasının "eski bir balıkçı olduğunu" yazıyor. Bir Ömür Boyunca, s. 276, iletişim Y. 1990) Rıza Nur ise kunduracı olduğunu söylemektedir. Ve Turgut Özakman'ın verdiğim cümleleriyle Rıza Nur'u yalancıya çıkarmak istediği görülmektedir. Peki yalancı Turgut Özakman mı yoksa Rıza Nur mu? İnceleyelim.
"Askerî tabip, politikacı ve yazar Rıza Nur, 1878 (1294) yılında Sinop’ta doğmuştur. Sinoplu İmamgil ailesinden Kunduracı Mahmut Zeki Efendi ile Zarflıoğullarından Hacere Hanım’ın oğludur. "
(BİRİNCİ, Ali, “Rıza Nur”, TDVİA, 35. Cilt, s.65-66.)
Ek olarak; Gökbilge Hüseyin Nihâl Atsız, Rıza Nur Beğ'in evlad-ı mânevisidir. Kadir Mısıroğlu'ya yolladığı telgrafda da şöyle anılmaktadır:
"1) 1942 de vefat eden Kunduracı Mahmut oğlu Rıza Nur'un manevî evlâdı bulunmaktayım"
Ayrıca Hain birisi olan Refik Halit'in sözüne güvenerek, Rıza Nur'u babasına karşı yalancı olarak çıkarmaya çalışıyor. Hain'in sözüne güvenilmez efendim.
Ruh ve Sinir Hastalıkları uzmanı Dr. Hasan Behçet Tokol
Dr. Rıza Nur'da şu belirti ve reaksiyonları buldum:
Mitomani (yalan söyleme), fabulasyon (masal uydurma, hayali hikayeler, yapılmayan konuşmalar), fanteziler (hayal ettiği 9layları gerçek sanma), megalomani (büyüklük fikirleri), narsizm (kendine hayran olma), paranoid re aksiyonlar (takip edildiğini sanma duygusu ve öldürülme korkusu yani hezeyanlar, marazi kıskançlık, kimseyi beğen meme, herkesi tenkit ve karalama, aşırı alınganlık, en ya kınlarına bile güvensizlik ve şüphe, aşırı ve devamlı övün me, sahte gurur ve kibir [egosantirizm] vb .. ), korku ve panik, firar duygusu, derin bir aşağılık duygusu, giderek haya duygusunun da kaybolması.
Ruh ve Sinir Hastalıkları uzmanı Dr. Hasan Behçet Tokol
Bir doktor olarak diyorum ki, bu zavallı hastayı tarihe emanet edelim ve artık rahatsız etmeyelim. Çünkü böyle bir hastanın anılarını ve tanıklığını ciddiye almak tıbben mümkün değildir.
Ruh ve Sinir Hastalıkları uzmanı Dr. Hasan Behçet Tokol
Askeri Rüştiyede okurken bir cinsel tacize daha uğruyor. (78) Bunun psikolojik travmasının (darbe) Rıza Nur'u çok sarstığı anlaşılıyor. İzolasyon (kendini çevreden soyutlama) başlıyor, dış dünyadan çekinmesi ve insanlara güvensizliği artıyor.
...
Tıbbiye İdadisinde okurken bir kavgada burun kemiğini kırıyorlar. (81) İlk tatilinde gittiği
Ruh ve Sinir Hastalıkları uzmanı Dr. Hasan Behçet Tokol
“Yahu..” dedi, "Bu adamda galiba bir koğuş hastaya yetecek kadar hastalık var. Bir vaka ki gelecek kuşak meslektaşlarıma bile yetecek kadar malzeme yüklü.”
Kadın hakkındaki prensibimiz 'kadın sokaktan eve'dir. Bugün kadını erkekle müsavi saymak, onu her memuriyete koymak, asrilik diye moda olmuştur. Bundan büyük hata olmaz. [.. ] Kadın her şeyden evvel çocuk makinesidir. [ .. ] Şehirler dışında çok evliliğe müsaade edilecek. Dans şiddetle men edilecek. [ .. ] Kekeme, saralı, deli gibi ırsi hastalıklara müptela olanlar evlenmekten men edilecek, böyle şahıslar sterilize edilecektir (kısırlaştırılacaktır). [ 1881-1957]