“1914 yılından önce yeryüzü tüm insanlığa aitti. Herkes istediği yere gidebiliyor ve istediği kadar uzun kalabiliyordu. İzin verme yoktu, kabul etme yoktu.”
Her gölge eninde sonunda ışığın çocuğudur.
Aydınlıkla karanlığı, savaşla barışı, alçalışla yükselişi tanımış olan kişi , hayatı gerçekten yaşamış sayılır.
Ömrüm boyunca hiç bir mektup, edebiyat başarılarımi bildirenler dahil, böylesine bir sevinç ve hoşnutluk vermemiştir; bunu özel bir borclulukla anıyorum.
Olay ise; bir kadının doktor olan kocasını surgunden ve 10 yıllık hapis cezasından kurtarması.
İyilik her şeyin üzerindedir ve insana haz verir, yaşatır, umut verir, değerli hissettirir, insan yapar insan!
Dünümle bugünüm, inişlerim ve çıkışlarım arasında öyle farklılıklar varki, sanki sadece bir değil, birbiriyle hiç ilişkisi olmayan birkaç yaşamdan geçmiş gibiyim.
Pasaportun ne zamandan beri kullanıldığını düşünmemişim hiç, Zweig diyor ki: “1914 yılından önce yeryüzü tüm insanlığa aitti. Herkes istediği yere gidebiliyor ve istediği kadar uzun kalabiliyordu. İzin verme yoktu, kabul etme yoktu.”