Hamlet-Donkişot-Faust

Dünya Edebiyatının Ölmeyen Üç Tipi

Louis-Jean Calvet

Dünya Edebiyatının Ölmeyen Üç Tipi Posts

You can find Dünya Edebiyatının Ölmeyen Üç Tipi books, Dünya Edebiyatının Ölmeyen Üç Tipi quotes and quotes, Dünya Edebiyatının Ölmeyen Üç Tipi authors, Dünya Edebiyatının Ölmeyen Üç Tipi reviews and reviews on 1000Kitap.
Bir insanın daha iyiyi isteye isteye, sonunda yanlış hareketlerden kurtulmuş olmaya muvaffak olması; şüphesiz ki birçok noktaları aydınlatmıya elverişli güzel bir düşüncedir,
Hamlet, ruhunun inceliği, gerçeğe ve adalete olan aşkıyle hıristiyandır; ama onun ne olumlu bir ima­nı, ne de din hakkında belirli bir fikri vardır. Bu­nunla beraber aldığı kültür ona dini sırlara saygı göstermesini, din yasasının yüksek değerini duyma­sını öğretmiştir.
Reklam
Sözlerindeki şiddet, lafla yetinmekten duyduğu utancı oldukça gösterir. Henüz hançeri kullanmak cesaretini kendinde bulmadığı, daha hançerle öldür­mediği için, kelimelerle hançerler.
İnsana ıztırabı da, vakarı da veren hep endişe­dir, onu suçlarla dolu şaşkınlıklara atsa da selame­tinin ilkesi gene budur. Yalnız tatmin edilmiş olan­lar, sevemedikleri için kurtarılamazlar. Faust'un ka­rakterindeki karmaşalıklardan, türlü arzular içinde, beliren şey sadece bu duygudur.
Mephistopheles kahkahayı ba­sar: Faust, gerçek sevinçler karşısında ikrahtan baş­ka bir şey duymamıştı, aldatıldığı, kendisine hayali bir zevk verildiği zaman saadete kavuşur!
Hayata olduğu gibi hür­riyete de, ancak onu her gün yeniden elde etmek zo­runda kalan layıktır.
Reklam
“Kamaşan gözlerini kırpıştırarak oraya doğru çeviren ve bulutların üstünde kendine benzeyenler bulundugunu hayal eden, budaladır! O, oldugu ye­re sımsıkı basmalı ve burada etrafına bakmalı. Ka­biliyetli olan için, bu dünya dilsiz degildir. Onun ebediyette dolaşmasına ne lüzum var! Bildigi şeyle­rin hepsi, elle tutulabilir. Onun için o yeryüzünde yoluna devam etmeli, karşısına hayaletler çıkarsa al­dırmamalı, yolunda giderken hem elem duymalı, hem de saadet bulmalı, fakat, hiçbir vakit memnun ol­mamalı!”
Faust Helena'yı, Mephistopheles'in kendisi için Peloponez daglarında hazırladıgı şatoya götürür, ora­da, bütün hayatınca hayal ettigi büyük rüyayı onun­la yaşar; şüphesi bu rüya, her zaman görülen ba­yagı bir aşk degil, kıyas kabul etmiyecek derecede yepyeni, asil bir aşktır. Zaten vakurlugunu kaybet­miyen sevincinde devamlı bir endişe vardır; oğulları Euphorion, hiçbir şeyin memnun etmediği, hayatını tehlikeye koyacak derecede çılgın bir hızla hareket eden, kanatlı, hareketli bir yaratık, ateşten bir ya­ratıktır; bir an için tesbit etmek istedikleri, ama ken­dini kararsızlıga veren insanın uzun zaman zapte­demedigi, o uçucu şiiri çok güzel temsil eder. Eup­horion boşluga doğru atılır ve ölür; sonra Helena da ölür, ortadan kaybolur, Faust, şaşkın, yurt özle­minden ezilmiş bir halde tekrar yalnız kalır.Mep­histopheles, bütün güçlükleri yenmesine rağmen Faust'dan bir memnunluk çığlığı koparmaya mu­vaffak olamaz; Margarete'nin aşkı hüzünlere, cinayetyetlere sebep olmuştu; noksansız güzellik aşkı, Helena'nın aşkı da hayal kırıklıgı verir. Her şey boş­tur. Faust, aşk ve güzellik vehminden de kurtulur.
Manto, Faust'un göz­lerindeki coşkunluktan, insanın delirmek için degil, ideale varmak için kendi kendisini aştığını derhal anlar ,ona şu parlak sözle güven verir: «Ben imkan­sız olan şeyi isteyeni severim!»
Aynı zamanda karakterine, gönül eğilimine uy­gun olan bir araştırmaya girişir. Faust burada ken­di kendini aşar, bilgiyle, aşkla hakikati ve güzelligi aynı ilgiyle iziiyen o ebedi insanı temsil eder; ilkel Don Juan'la hemen hemen hiçbir benzerliği olma­yan, ama kendisinde insanlığın emellerini taşıyan romantik Don Juan'ın kardeşi olur.
64 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.