Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dünya Tarihini Yeniden Düşünmek

Marshall G. S. Hodgson

Dünya Tarihini Yeniden Düşünmek Gönderileri

Dünya Tarihini Yeniden Düşünmek kitaplarını, Dünya Tarihini Yeniden Düşünmek sözleri ve alıntılarını, Dünya Tarihini Yeniden Düşünmek yazarlarını, Dünya Tarihini Yeniden Düşünmek yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Orta Çağ'ın ortalarında Garp dünyasında insanın kendi kendisinin farkında olması ve kendi geleceğini belirlemesi açısından, en entrikalı sahnelerden biri, Haçlı seferlerinin başarısızlığı hissedildiğinde, Papa'nın İslam konusunda ne yapmak lazım geldiği meselesinde, tüm Batı Hıristiyanlarından tavsiye istemesidir. Birçok ciddi kimse bu soruya cevap verdi. Geleneksel uyarılar arasında -İslam dünyasına karşı daha etkili hareket edebilmek için kilisenin kendisini ıslah etmesi gerektiği şeklindeki tavsiyeler de dahil olmak üzere- birtakım uzak görüşlü projeler vardı. Bu projelerden çok az şey çıktı ama yine de bunlar ciddiye alındı
Sayfa 249
İnsanın üstünlüğü, düşünce düzleminde, gerçeği hem evrende, hem de kendisi üzerinde en üst seviyede idrak etmesidir. Hareket planında ise, bir alışkanlık veya gelenekten çok olayların yeni gelişmelerine dayalı olarak hür inisiyatifle davranmasıdır. Şu ana kadar öğrendiklerimiz, dünyamızın, aslında, en üst seviyede düşünme olmaksızın gerçek manada serbest hareketin -aynı şekilde etkin hareket olmaksızın da gerçek düşüncenin- vuku bulmadığı sürekli bir dönüşüm halinde olduğunu göstermektedir.
Sayfa 242
Reklam
Abbasilerin düşüşüyle birlikte, İslam dünyasında o ana kadar devam etmekte olan bu gibi bürokratik otoritenin çoğu ortadan kayboldu. Ancak bunun yerini bir partikülarist sistem değil, birlikçi bir meşrulaştırma modeli aldı ve bu da İslamlığı diğer dikkate değer toplumlar arasında eşsiz hale getirdi: Bunu "birlikçi sözleşmecilik" diye adlandırabiliriz.
Sayfa 224
İslam'da, hayata yönelik ve toplumla ilgili normlar, zamanımızla doğrudan uyum gösterir. Sosyal ve Dini normların her ikisi de İran-Sami merkez bölgesindeki aynı uzun vadeli şartlardan ortaya çıkmıştır. Bunlardan İslam tarafından devralınan gelişme çizgisi, ihtiyaç duyulan sosyal yönelişleri kuvvetlendirmiştir. İran-Sami kültüründeki tek tanrılı toplumsal eğilim -din tamamen tecrit edilip etkisiz duruma getirilmediği müddetçe- zorunlu olarak toplumu Dini olarak algılanan şekillere yöneltmiştir. Bununla beraber, İslam, Orta Çağ'daki İran-Sami merkez bölgesindeki oldukça farklı sosyal norm ve standartlarla uyumlu olduğunu ortaya koymuştur.
Sayfa 222
Bir toplumun iklimini biçimlendiren şey, sadece en önemli bağlılık sahasındaki normlar değil, aynı zamanda sanatsal, entelektüel ve sosyal-hukuki sahalardaki normlardır. İslam geleneği dolambaçsız, dosdoğru olan ahlaki cazibesini -Orta Çağ İslamlığında "sözleşmeci" diyebileceğimiz bir belirleyici sosyal düzenlemede meşruiyeti belirleme modelinde- toplumsal düzeyde tamamlamıştır.
Sayfa 221
Bir toplumun asıl normları, kendi kültürel hayatında etkili olan çeşitli standartlar ve beklentilerle karıştırılmamalıdır. Halklar, pratikte, günlük davranışlarının gereklerini yerine getirdikleri sembolik ayrıntıdaki açık fark veya kendi yüksek kültürlerinde -edebiyatlarına ve özellikle de imtiyazlı sınıflar arasındaki sosyal ilişkilere ve resmi hukuk vakıalarına çok fazla işlemiştir- öncelik verilen standartlar vasıtasıyla ayrıldıkları kadar fazla ayrılmazlar. Devamlılık gösteren her bir kültür modelinin, hayatını o modelle düzenleyenlere çıkarları bakımından mantıklı gelmesi mümkündür. Bu yüzden, bir büyük toplumun şu veya bu değiştirilmez kültür özelliklerinden dolayı, şu veya bu pratik alternatiflere kapalı olduğunu söylemek (çok defa söylense de) uygun değildir.
Sayfa 220
Reklam
Bir kısım Batılı araştırmacı Müslümanların 732'de, yani küçük bir akıncı grubun Kuzey Gaul'de Franklar tarafından geri dönmek zorunda bırakıldığı bir zamanda, güçlerinin zirvesine eriştikleri kanaatindedir. Bu görüş, tek taraflı bir yaklaşımı ifade etmektedir. Dünya genelinde değerlendirildiğinde, Müslümanlar siyasi güçlerinin zirvesine on altıncı yüzyılda eriştiler. Bu dönemde Müslüman dünyanın büyük bir kısmı üç büyük imparatorluk tarafından idare edilmekte ve mükemmel teşkilat ve maddi zenginlik Garplılarda hayranlık uyandırmaktaydı. Anadolu ve Balkanlarda odaklanan Osmanlılar; Bereketli Hilal ve İran dağlığında Safeviler; Hindistan'ın kuzeyindeki Moğol veya Timuriler hüküm sürmekteydi. Batılılar bu üç imparatorluk içinde kendilerine en yakın imparatorluk olan Osmanlılar üzerinde yoğunlaştılar. Osmanlılar diğer iki imparatorluğa nispetle daha güçlü idiyseler de coğrafi olarak ne İslam dünyasının merkezinde, ne de kültürel olarak merkezi imparatorluk olan Safeviler veya Hint İmparatorluğu gibi mühimdi. Her üç imparatorluk da, diplomatik bakımdan bir diğerine eşitler olarak muamele etmekteydi. Bunlardan biri (Osmanlı İmparatorluğu) tek başına Hıristiyan Avrupa'nın müttefik güçlerini yenebildi ve on altıncı yüzyılda durmadan kuzeybatıya doğru ilerledi.
Sayfa 168
İslam kültürü, birçok toplum için yarımküreye ait ticari bağ ile bütünleştikleri oranda evrensel bir incelik normu sağlıyordu. Aynca bu kültür, gittikçe artan sayıdaki medenileşmiş topraklara da esnek bir siyasi saha temin ediyordu. Böyle bir dünya rolünde İslam toplumu ve kültürü -bazı dönemler diğer dönemlerden daha yaratıcı olmak üzere, modern döneme kadar uzanan- devamlı bir yaratıcılık ve gelişme gösterdi. Bundan sonra, gelişme bir çöküş ile değil, o zamana kadar hiç görülmemiş olan dış gelişmeler neticesinde içten dumura uğradı.
Sayfa 167
Haritalarla ilgilenmek önemsiz gibi görülebilir fakat bu daha temel durumların bir paradigmasını sunacaktır. Çünkü haritalarda bile hislerimizi anlatmanın yollarını bulmuşuzdur.
Sayfa 32
Geri136
369 öğeden 361 ile 369 arasındakiler gösteriliyor.