Şafak vaktinde güneş her zamankinden daha parlaktır. Çünkü şafak vaktinde, onun karanlığın ardından yeniden doğuşuna tanık oluruz. Tıpkı güneşte olduğu gibi bu gerçek bireyler için de geçerli olabilir.
Özgürlük herkese, kendi önünde uzanan hayatı seçme hakkı tanır, ama özgürlük o kişinin o seçimlerin sorumluluğunu -iyi veya kötü- kabul etmesini de talep eder.
Tüm toplumların ölçütlerinden birisi de, ortak hayata ve genelin iyiliğine sırt çevirenlerle nasıl ilgilendiğidir ve bu suçlulara iyilikten uzak bir muamele yapılması, toplumun erdemini işkence görenin seviyesine indirir.
"Toplum " kavramı benim için kıymetli bir değerdir ve kesinlikle, bu tip bir gruba mensup olan bireyler, topluluğun kalkınması ve genelin iyiliği için, kendi hayatlarında bazı fedakârlıklarda bulunup bazı sıkıntıları kabul etmek zorundadır. Eğer o fedakârlıklar yaşlıların, matronların, kralların veya kraliçelerin fermanlarından değil de bir bireyin yüreğinden gelirse, o toplum çok daha güçlü olur.
Tüm bunların anahtarı özgürlüktür. Kalma veya terk etme, diğerleriyle uyum içinde ya da tek basına bir yol çizerek çalışmayı seçme özgürlüğü. Daha büyük meselelere yardım etme veya uzak durma özgürlüğü. Đyi bir hayat kurma veya çöplükte yaşama özgürlüğü. Akla gelebilecek herhangi bir şeyi deneme veya hiçbir şey yapmama özgürlüğü. Özgürlüğe duyulan ihtiyacı pek az kişi yalanlayabilir; tanıştığım herkes özgür irade sahibi olmayı arzuluyor ya da öyle olduğunu sanıyor. Ne gariptir ki, birçoğu özgürlüğün geri yansıyan hali olan bedelini kabullenmeyi reddediyor: Sorumluluğu.
Elbette ki o otlar vücuda refleksleri zayıflatıp bedensel uyumu tamamıyla yok etmeye kadar uzanan bir çok açıdan zarar veriyor. Fakat daha önemlisi ruhu iki ayrı açıdan zarara uğratıyor olmaları. Birincisi geçmişi bulanıklaştırıp iyi ya da kötü tüm anıları zihinden silmeleri, ikincisi ise gelecek hakkında her türlü düşünceyi ortadan kaldırmaları. Sarhoşluk veren maddeler sarhoş olan kişiyi şimdiki zamana hapsediyor, gelecek kaygısı ve geçmişi gözden geçirme yetisi olmaksızın kişiyi o ana ve o mekana mahrum bırakıyor. İşte tuzak burada. Fiziksel zevkleri kaygısız ve kayıtsızca tatmin etme çabasına yol açan bozguncu bir bakış açısı. Sarhoş olmuş bir kişi akla gelebilecek en pervasız hareketi dahi yapmaya yeltenebilir çünkü sağduyusu ve hayatta kalma güdüsü bile zayıflamıştır.
Neden şafağı izliyorum? Neden o zaman, gün içindeki başka bir saat değil de neden o özel an?
Çünkü şafak vaktinde güneş her zamankinden daha parlaktır. Çünkü şafak vaktinde, onun karanlığın ardından yeniden doğuşuna tanık oluruz. İşte benim umudum burada yatıyor, çünkü tıpkı güneşte olduğu gibi, bu gerçek bireyler için de geçerli olabilir. Düşenler tekrar tırmanabilir ve o zaman etraflarındakilerin gözlerinde daha çok parlarlar.
Şafağı izliyor, tanıdığımı sandığım adamı düşünüyor ve onun hakkındaki düşüncelerimin doğru olması için dua ediyorum.
-Drizzt Do'Urden
İyi ırklar arasında esirlerin idam edilişini ve işkence görüşünü izlemeyi "kutlayan" bir tek insanlardır. Buçukluk toplumları böyle bir gösteriye asla kalkışmaz -buçukluk esirler aşın yemekten ölmeleriyle tanınır. Her ne kadar kavgacı olsalar da cüceler de bunu yapmaz. Cüce toplumunda, esirlerin icabına hızlı ve temiz bir yolla, olay çıkartmadan ve toplumun gözünden ırak bir yerde bakılır. Cüceler arasında bir katilin cezası, boynuna vurulan tek bir darbeden ibarettir Esir Karnavalı'nda hiç elf görmedim, tabii bir keresinde bir çift karnavala denk gelmiş ve bariz bir şekilde tiksinip oradan uzaklaşmışlardı. Bildiğim kadarıyla gnom toplumunda idam diye bir şey mevcut değil, sadece iyi döşenmiş bir hücrede ömür boyu hapis var.
Peki neden insanlar? İnsanoğlunun duygusal yapısında bulunan ne gibi bir özellik, Esir Karnavalı gibi faaliyetlerin düzenlenmesine sebep veriyor? Kötülük mü? Sanırım bu da çok basit bir cevap olur.