Gerçeklerin Anlatıldığı Bir Tarih Kitabı

Dünyaya Hükmeden Sultan Kanuni

Talha Uğurluel

Dünyaya Hükmeden Sultan Kanuni Sözleri ve Alıntıları

Dünyaya Hükmeden Sultan Kanuni sözleri ve alıntılarını, Dünyaya Hükmeden Sultan Kanuni kitap alıntılarını, Dünyaya Hükmeden Sultan Kanuni en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şöyle diyor, "Bu saray öğrencileri o kadar hasis ki, burunlarındakileri bile yere atmayıp, yanlarındaki bir bezin içinde saklayacak kadar cimriler." İşte manzara ortada. Benim saray öğrencim, 300 sene önce burnunu mendile siliyordu ve birbirlerine sen diye değil, "Siz" diye hitap ediyorlardı. Elin Avrupalısı mendili nereden bilsin? Afedersiniz burnundakini koluna silmek, yere atmak varken, insan neden bir bezin içinde yanında saklar, aklına sığdıramıyor.
Bazı hükümdarlar, tahta çıkmak ve tâc giymekte övünürlerdi, halbuki onun tahtı ve tâcı, böyle bir hükümdâra ait oldukları için övündüler.
Reklam
Bir saatlik adalet yetmiş yıllık ibadetten hayırlıdır. ( Hadis-i Şerif)
"Dünya üzerinde son Müslüman öldürülünceye kadar bir daha yıkanmayacağım." ve gerçekten de sözünde duracak, yıkanmayacaktır. Bundan dolayı, Avrupa kaynaklarında bu korkunç kadının adı "Kirli İzabel" olarak da geçmektedir. Kokudan kimselerin yanına yaklaşamadığı bu kadın, dünyanın en nadide sanat eserlerini, en muhteşem elyazmalarını aylarca yaktırarak güya Hristiyanlık adına büyük hizmetler yapacaktır. Bir gün yok ettiği büyük medeniyetin şehirlerinden biri olan Granada'ya (Girnata) giderseniz, şehrin merkezinde, bir tahta oturmuş balon etekli bu yaşlı kadının heykelini görür ve Avrupa'nın “Tek dişi kalmış canavar” yüzünü bir kez daha hatırlarsınız.
Öncelikle şunu izah edelim ki; Osmanlı devlet yapısında kutsal olan öncelikle devlettir, toplumdur, insandır. Bu kutsallara kim zarar verirse gözünün yaşına bakılmaz. Yani o kişi devlete çok hizmet etmiş, büyük zaferler kazanmış olabilir. Ancak işlediği suç toplumun genelini ilgilendiriyorsa, hele hele toplu bir fitneye sebebiyet verecekse cezası anında kesilir. Osmanlı devlet geleneğinde insanlar sevilir, vefa gösterilir, vefatı sonrası hayırla yad edilir ama her zaman için bu hassasiyetler ön planda tutulur. Sakın bu sözlerim size abartılı gelmesin. Devlet söz konusu olduğunda Sultan Süleyman bile ikinci planda kalır. Nitekim eserimizin sonunda, Sultan Süleyman Zigervar'da vefat ettiğinde cenazesi günlerce saklanarak, kale alınana kadar bir köşede tutulduğunu göreceksiniz. Çünkü önemli olan Sultan Süleyman'ın ölümü değil kalenin alınmasıdır. Yani devlet ve toplumu ilgilendiren meseleler, şahısları ilgilendiren işlerden her zaman daha önemlidir.
... Sultan Süleyman, sadece devlet işlerini değil, teferruat bir çok konuyu da şeyhülislamına soruyor, yanlış bir iş yapmak istemiyordu. Bir gün Topkapı Sarayı'nın arka bahçesinde bazı meyve ağaçlarını karıncaların sardığını görecektir. İlaçlarsın, kireçlersin geçer. Ama Sultan bir karar veremez. Acaba caiz olur mu? diyerek Ebussuud Efendi' ye sorma kararı alır. Ancak Ebussuud Efendi'yi makamında bulamaz. Sorusunu bir kağıda yazıp odasına bırakır. Bir süre sonra Ebussuud Efendi gelecek, kağıt parçasını görecek ve okuyacaktır. Belli ki Sultan'a ait bir soru. Sorunun cevabını altına hem de şiirin nazmına uygun olarak not edecektir. Bir süre sonra Sultan Süleyman yine gelir. Hocası yine yoktur ama sorusunun altına bir cevap iliştirilmiştir. Kanuni şöyle sormuştur: -Meyve ağaçlarını sarınca karınca Günah var mı karıncayı kırınca Ebussuud el-cevap: -Yarın Hakk'ın divanına varınca Süleyman'dan hakkın alır karınca ....
Sayfa 57 - Timaş Yayınları
Reklam
Kanuni şöyle sormuştur: Meyve ağaçlarını sarıca karınca Günah var mı karıncayı kırınca Ebussuud el-cevap: Yarın Hakk'ın divanına varınca Süleyman'dan hakkın alır karınca
Yavuz Sultan Selim Han ünlü Mısır Seferi'nden;nice ganimet,halifelik ünvanı ve dev Memlüklü topraklarıyla dönerken gündüz vakti Üsküdar'a yanaştıklarında ,orduyu konaklatacak, "Hünkarım neden bu kadar yaklaşmışken şehre girmiyoruz." sözleri üzerine, "Halk haftalardır ayakta bizi beklemektedir.Eğer gündüz şehre girersek insanlar bu başarıları bizden bilerek alkışlarlar. Halbuki bu başarılar bizden değil Allah'tandır." diyecek kadar toprak gibi mütevazıdır.
Eğer bir gün İstanbul Boğazı'nda gemi turu yaparsanız sarayı dikkatlice inceleyiniz. Topkapı Sarayı'nın en yüksek yapısının bu sivri külahlı kule olduğunu göreceksiniz. Yönetime ait en önemli birimin üzerine bir kule yapıp da bunu sarayın en dikkat çekici binası yapmalarının sebebi kulenin isminde saklı. Kasr-ı Adl, yani Adalet Kulesi. Bu adalet adını taşıyan en yüksek yapıyla tüm gözlere şu mesajı vermeye çalışmışlardı, “Bizim devletimizde, bizim yönetimimizde en yüksek ve önemli şey adalettir."
Padişahların Adalet Kulesi'ne girmek için kullandıkları bu kapının üzerinde de ikinci bir Hadis-i Şerif daha yazmaktadır, "Bir saatlik adalet yetmiş yıllık ibadetten hayırlıdır."
160 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.