Dünyayı Kim Yönetiyor başlığına sahip kitap, Noam Chomsky'in 1980 ile 1990'lı yıllarda çeşitli yerlerde çıkan yazılarından derlenmiştir. Kitabın 'İçindekiler' kısmına baktığımızda, ABD dış politikasının temel hedefleri, dışta tahribat, içte beyin yıkama, müreffeh azınlık, huzursuz çoğunluk, sırlar, yalanlar ve demokrasi, kamu yararı ve bunların
Şirketokrasi kavramının hayatımıza nasıl girdiğini ülkeleri nasıl yönettiğini 90 ların dünyasından bize anlatmış Chomsky.
Bugüne dönüp baktığımızda internetin 2000 lerden sonra hayatımızda değişimi ne denli ivmelendirdiğini özellikle 80-90 lı yıllardan kalma bir filme , bir kitaba, bir belgesele bakınca çok rahat görüyorsunuz.
Bugün 100 yılı zorlayan ortalama insan ömrü bitmek bilmeyen çatışmasına nasıl göğüs gerecek ben belki son gören olacağım.
Varlıklı azınlığın vicdansız temsilcilerine karşı biz çoğunluk gözümüzü açabilecek miyiz?
Yazar BM’nin adeta ABD gücünün bir temsilcisi haline geldiğini –yani ABD iş camiasının- yapılmasını istediği şeyleri yaptığını söylüyor. BM’nin barışı koruma faaliyetlerinin büyük bir kısmı şirketlerin iş yapmak için ihtiyaç duyduğu ‘’istikrar’’ seviyesini koruma amacını taşıyor. Bu kirli bir iş ve BM’ye yaptırmaktan da memnunlar. UNCTAD (BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı) bir yere kadar gelişmekte olan ülkelerin çıkarlarını savundu ve belli bir takım Washington politikalarına karşı çıkan uzman bir ses oldu, dolayısıyla zayıflatıldı ve terbiye edildi. ILO uluslararası çalışma standartlarını ihlal etmekten ötürü ABD’yi kınadı. Sonrasında ABD bu örgütle ilişkisini kesti ve örgüte olan 100 milyon dolar borcunu ödemeyi reddetti.
Ancak bu kadar olur veya ancak bu kadar abartılır, diyebilirim ama bazı cevapları cok cesurca oldu. mesela;" Zalimliğin hiç bir derecesi Washington sadistleri için fazla değildir." gibi veya "Ekonomik durum iyi; durumu iyi olmayan halk sadece." Halkın geneli neler olup bitiğini bilmiyor, hatta bilmediğini dahi bilmiyor. Ne diyor bakın; " birine gelen zarar hepimize gelmiştir düşüncesinden, birine gelen zarar birine gelmiştir düşüncesine doğru ilerliyoruz." En sonda ne diyor biliyor musunuz? " Bir şeyler yapmak zorundasınız, öylece oturup bir kurtarıcının gelmesini bekleyemezsiniz"
Kitap ABD ‘nin dünya hegomanyası için hükümet -ordu -din adamları üçgeninde iktidar araçlarını kullanarak şirketlerin kar ve pazar genişletmek için yaptıkları baskı,katliam ve Ali Cengiz oyunlarını somut olarak ortaya koyuyor .Belki kafamızdaki birkaç soru cevap bulabilir ...
Yazarımız emperyalizmin-amerikan emperyalizminin- başka ülkelere asker sokmadan nasıl oraları işgal ettiğini, yönetimde büyük bir söze sahip olduklarını; vahşi emperyalizme baş kaldıranların başlarının askeri cunta darbeleriyle, ekonomi çöküşüyle, ambargoyla nasıl kesildiğini tarihtende örnekler vererek anlatıyor.
Kitapta Sam Amcanın tüm dünyada nasıl söz sahibi olduğu anlatılmış. Ayrıca Amerikanın dünya nüfusunun sadece yüzde besini oluşturmasına rağmen dünya kaynaklarının yüzde altmisini tüketmesi, bir başka deyişle dünyanın ekonomik olarak Amerikayi doyurmaya çalışması ne kadar da ilginç... Sadece ekonomi yönüyle değil her yönüyle Amerika dünyanın sırtında bir kambur aslında...
