You can find Oldest Dünyayı Sarsan On Gün books, oldest Dünyayı Sarsan On Gün quotes and quotes, oldest Dünyayı Sarsan On Gün authors, oldest Dünyayı Sarsan On Gün reviews and reviews on 1000Kitap.
amerikalı gazeteci joon reed yeryüzünde işçilerin ikinci kez bir devlet kurmalarına tanık olmuştur kendide bu devrimden etkilenerek leninist olmuş ve ölene kadar sovyetlerde yaşamıştır. kerenski hükümetinin burjuva devrimi sömürüyü ortadan kaldırmadığı gibi rusyayı bir maceraya 1. dünya savaşına taşımıştır ama şanlı sovyet devrimi muzaffer olmuş insanlığın düşmanı emperyalist savaştan çekilmiş kardeş türkiyesine kurtuluş savaşında en büyük maddi ve manevi yardımı yapmıştır ..ilgiyle okunacak bir roman belgesel diyebilirim detayları anlatmıyorum okudukça sizde heyecanlanacaksınız ..
şu toplumsal organizmanın canlılığı kadar şaşırtıcı bir şey yok dünyada.. en büyük felaketlerin karşısında bile nasıl dayanıyor, kendini besliyor; giydiriyor, eğlendiriyor..
öldünüz bu kaçınılmaz savaşta
özgürlüğü için, onuru için halkın.
canınızı, canınızdan çok sevdiklerinizi verdiniz
çok çektiniz korkunç zindanlarda
zincirlere bağlanarak gittiniz sürgünlere
taşırken zincirleri, sızlanmadınız, unutmadınız acı çeken kardeşlerinizi;
adalet daha güçlüdür kılıçtan çünkü
çektiklerinizin hesabı sorulacak bir gün.
vakti geliyor, istibdat yıkılacak, ayaklanacak halk, büyük ve özgür.
hoşçakalın kardeşler, soylu bir yol seçtiniz,
söz veriyoruz mezarlarınızın başında dövüşmeye; çalışmaya, mutluluğu için halkın.
dışarıdan bir gazeteci gözüyle ama bir yandan da devrim için atan yüreğinin duyarlılığıyla, gerçekten de dünyayı sarsan o günleri gayet sürükleyici ve doyurucu biçimde anlatmış john reed. tanıklıklarla, belgelerle ve kendi değerli gözlemleriyle. hem içeriden hem dışarıdan sayılabilecek dengeli bir dil tutturmuş. bu da eserinin değerini arttırmış bence.
ayrıca kitabı da kısmen içeren bir film olarak reds'i öneririm. john reed'in maceralı ve devrimci hayatına dürüstçe yapılmış bir saygı duruşu niteliğinde uzun ama başarılı bir film.
Ekim Devrimini anlatması ve olayları açıklaması bakımından önemli bir kaynaktır. Devrimden önceki süreçten başlayıp devrimin hemen sonrasındaki zamana kadar anlatan bu kitap, bu zaman içerisinde olan olayları ince ayrıntısına kadar anlatmıştır. Lenin'in kitaplarından okumadan önce onun tarihsel arka planını bilmek gerekir. İşte o arka planı bu
Şubatın ilk günlerinde proletarya ile burjuvazi ve sovyetlerle hükümet arasında başlayan mücadele en üst noktasına varmak üzereydi. Bir sıçrayışta Ortaçağdan yirminci yüzyıla geçen Rusya, sarsılan dünyaya iki devrim sahneliyordu: birbirleriyle ölüm kalım savaşına girmiş siyasal devrim ve sosyal devrim.
Görünüşte, her şey durgundu. Yüz binlerce insan ihtiyatla evlerine dönüyor, erkenden kalkıp işlerine gidiyorlardı. Petrograd’da tramvaylar işliyor, mağaza ve lokantalar kapılarını açıyor, tiyatrolar oyunlar düzenliyor ve bir resim sergisi son hazırlıklarını yapıyordu… Savaşın bile kesip atamadığı alışılmış karışıklığın içinde yaşam akıp gidiyordu. En kötü felaketler karşısında bile yemesini, giyinmesini ve eğlenmesini sürdüren sosyal organizmanın canlılığından daha şaşırtıcı bir şey yoktur.
Lenin ayağa fırladı:
-- Haklı bir barış istiyoruz. Ama devrimci bir savaştan da korktuğumuz yok. Emperyalist hükümetlerin çağrımıza cevap vermemeleri büyük bir olasılık içindedir. Fakat bir ültimatom da yollamak istemiyoruz. Zira böylelerine kolayca hayır denebilir.
“Eğer Alman proletaryası tüm barış önerilerini dikkate almaya hazır olduğumuzu anlarsa, bu bardağı taşıran son damla olur ve devrim Almanya’da da başlar..”