Bazen diyoruz , hayat çok acımasız. Acımasız olan hayat mi yoksa insan mı? Bence insan. Insan öyle bir varlık ki kendi hayatını da başkasının hayatını da zehir etmekte bir numaradır. Aynı zamanda Kur'an'da geçtiği gibi 'insan çok nankördür.' Evet gerçekten nankördür. Burnunun dibindeki elmasi, mücevheri görmüyor. Hayat sadece nefes alıp vermek değildir. Hayat kadındır. Kadına olan güvendir, sevgidir, sevmektir, aşktır, sahiplenmektir, sarılmaktır, kollamaktır, bağrına basmaktır. Biliyoruz ki kadin; ne şairin dediği gibi yeri öküzden sonra gelebilecek kadar değersiz ne de zulme uğramayı, horlanmayı hak edecek kadar zavallı bir yaratılışa sahiptir. O insanliğın devamı için olmazsa olmazlardandır. En büyük dertlerin dertlisi, çilelerin çilelisi, en büyük mutlulukarın ardındaki sırdır. O anadır, bacıdır, yârdır... Lakin var oluşundan bu yana, hak ettiği yere hiçbir zaman konamayan, hep zarar gören ama kimseye zarar veremeyen kişidir. Çilekeştir, zillete düşendir.
Yazar Hanife Mert, kadına ve çocuklara yapilan haksızlığı gözler önüne sermis. Düş Batımı kitabı okurken tüm bunlara şahit oluyoruz. Oluyoruz çünkü hayatımızda canlı örnekleri nerdeyse hergün yaşanıyor. Ama cahil insan her zaman vardır ve olmaya devam ediyor. Cahillik var oldukça cehalet devam edecektir. Ve bu zulümlerin hepsi cahillikten gelir. Ateşin olduğu yerde barut değil su olmayı bilmeli insan.
Sade ve akıcı bir dille yazılan #düşbatımı kitabı #bakışacısı kitabı gibi yine bir dram üzerinden insanın ruhuna dokunacak ve herkesin okuyabileceği, ders çıkarabileceği bir eser. Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.