Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Düş Dokumacısı

Douwe Draaisma

Düş Dokumacısı Gönderileri

Düş Dokumacısı kitaplarını, Düş Dokumacısı sözleri ve alıntılarını, Düş Dokumacısı yazarlarını, Düş Dokumacısı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Freud çıplaklık düşlerini "tipik düşler"den saymıştır.⁴ Çıplaklık düşünü yorumladığı bölümler düş yorumlarında en az empati kurduğu bölümlerdendir. Görünür düş bir utanç hissi uyandırsa da dü­şün gerçek anlamı, görenin aslında çıplaklığını göstermek istediğini ortaya koyar. Gizli çıplaklık düşü teşhircidir. Düş, utanmadan çıplak dolaşılabilen çocukluk dönemine dönüş isteğini doyurur.
Uçma düşlerinin yüce, büyüleyici bir atmosferi vardır. Uçarak üzerinden geçtiği kırların, kentlerin, tüyden hafifliğin, zihin açıklı­ğının, berraklığın keyfini çıkarır. Duyuları gündüzün olduğundan adeta daha açıktır. Renklerin en güzellerini görür. Vadilerin derin­liklerinde, uyanık olsa dikkatinden kaçacak en ince ayrıntıları, çok özel bitkileri, ilginç biçimdeki kristalleri seçer gözleri. Bir ağacın yanından geçtiğinde, dalların aralarındaki perspektifin değiştiğini, görme yetisinin bunu uyanıkken kesinlikle başaramayacağını, dü­şünün içinde fark eder. Düşü duysal anlamda, gündüzün sahip olamayacağı bir gerçekliğe sahiptir.
Reklam
Düş gören, uçma düşlerinde görece berrak bir zihne sahiptir. Sı­radan düşlerde, saçmalıkların sonradan, düşü birisine anlatır ya da not ederken farkına varılır. Amold-Forster dikkate değer bir şekilde, bakanlığın elinde düzgün haritaların olmadığını, böyle bir antika ha­ritayla demiryollarını takip edemeyeceğini daha düşünde fark etmiş­tir. Uçma düşleriyle -görürken düş görüldüğünün idrakinde olun­duğu- berrak düşler arasında, asimetrik de olsa sıkı bir bağ vardır: Tüm berrak düşlerde uçulmaz, ama uçma düşlerinin çoğu berrak düşlerdir. Bazen uçma eyleminin ta kendisi berraklığa yol açar: Aa, uçabiliyorum! Bu düş olmalı!
Kızlardan biri çirkin, öteki güzeldi. Güzel olanla muhabbetteydim ama çok da asılmıyordum. Kastımı aşan bir yakınlaşma içindeydi kız, göğüsle­rini vücuduma sürterek beni tahrik etmeye çalışıyordu. O anda, belki de bu­nu, oğlanların onunla evlenmesini sağlamak için annesinden öğrenmiş ola­bileceği geçti aklımdan. Ama pek de umurumda değildi, zira ben de zevk alıyordum bundan. Derken başka bir kız geldiği için durduk, çok güzel bir kızdı gelen. Acayip hoşlandım, tam da aşık olabileceğim kız diye düşün­düm. Yanına gidip biraz konuştum, çok geçmeden öpmeye başladım onu, öteki iki kızla anne üzgün üzgün bizi seyrederken. Harikulade bir kızdı, dü­şümde daha uzun görebilseydim ya da ona dair daha fazla şeyi aklımda tut­saydım gibi bir duyguyla uyandığımı hatırlıyorum.³²
Kasların tam da REM uykusunda devredışı bırakılışının sıkı kontrolü, iyi düşünülürse, çok mantıklıdır: En canlı düşler bu evrede yer alır ve düşlenen eylemlerin gerçekte de İcra edilmesi engellen­melidir. REM dışı uykuya ait bulanık, uçucu düşlerde denetim daha gevşek olabilir. Bu evrede uyuyan kişinin mırıldanmaya başlaması veya ayaklanması, hareket sisteminin iyice kapatılmamasından kay­naklanan bir risktir.
Derin uykuda da paradoksal bir şey ortaya çıkar: Uyuyan kişinin hareketlenme olasılığı en fazla bu evrededir. Mırıldanmak, tekme atmak, fırlayıp doğrulmak, hatta ayağa kalkıp uykuda gezmek - tu­haf bir şekilde, uyuyan kişi bütün bunları uykunun en hafif evresin­de değil, dalıp gittiği, uyandırılmasının en zor olduğu evrede yapar. Bu şekilde ilginç bir durum ortaya çıkar: Kişi derin uykusunda uyanmadan sakince dönebilirken, neredeyse uyanmak üzereyken yatağında handiyse felçli gibi yatar. Çok akıllıca olan bu düzenleme düşler nedeniyledir.
Reklam
Dört evre artı REM uykusu hep beraber, bir buçuk saat süren bir uyku döngüsü oluşturur. Genç, tasasız, alkol içmeyen, düzgün bir mesane fonksiyonu olan sağlıklı biri, sekiz saatlik uykusunda bu döngülerden beş tane tamamlar. Gece ilerledikçe döngü içinde biraz kayma olur. Daha ikinci döngüde derin uyku evresi bir parça daha kısadır ve o kadar da derin değildir. Üçüncü döngüde, yavaş ilerleyen dalgaların dinlendinci evresi çoğunlukla yok olmuştur; dördün­cü döngüde Evre 3 de kaybolur. REM uykusuysa aksine giderek uzar: İlk döngüde en fazla on beş dakika, sondakinde yani gün do­ğarken ise yarım saatten uzundur; hepsi toplanırsa gecede iki saat kadardır.
Derin uykuda geçirilen yarım saatin ardından dönüş başlar. Uyu­yan kişi aynı duraklardan geçer: Evre 3, Evre 2, Evre 1 -ama bu kez uyanmak, uyku eğrisinde zarif bir simetri göstermek yerine, yepyeni bir evreye, REM uykusuna kayar. Bu evrede EEG örüntüsü uyanık bir kişininkinden pek farklılık göstermez. Bütün kas gerimi kaybolmuştur. Yalnızca gözler fıldır fıldır oynar; ses tellerine varana kadar hareket sisteminin bütünüyle devre dışı bırakılmasıyla ola­ğanüstü bir tezattır bu. Onca yoğun sinirsel faaliyetle kıpırtısız uyu­yan bir vücudun birlikte olduğu bu evreyi, Fransız fizyolog Jouvet "paradoksal uyku" olarak adlandırmıştır.
Dement ve diğer araştırmacılar hemen hemen herkesin düş gör­düğünü saptamışlardır. Hiç düş görmediğini iddia ederek laboratu­vara gelen kişiler de, polisomnogramda düş aktivitesi belirdiğinde uyandırıldıklarında, hayretler içinde, düş gördüklerini ifade ederler. On bin kişiden dördü ise, fizyolojik açıdan en uygun düş görme an­larında uyandırıldıklarında, hiçbir bellek sorunları bulunmamasına ve sağlıklı bir zihinsel yapıya sahip olmalarına karşın herhangi bir düş hatırlayamamışlardır.
Uykunun Mimarisi Uyku laboratuvarlannda bugün standart "polisomnogram"lar çeki­liyor. Bunlar beyin aktivitesi (EEG), göz hareketleri (EOG), elektro­kardiyografi (EKG), kas gerimi (EMG), ateş ve solunumun kaydın­dan ibarettir. Bazen penis çapındaki değişikliklerin ve vajina çepe­rinin kanlanmasının kaydı da buna dahil edilir. Bu ölçümler saye­sinde, Berger ile Aserinsky'nin öncü çalışmalannın ardından geçen ilk on yılda uyku ve düş fizyolojisi epeyce aydınlatılmıştır.
203 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.