2014 Mayıs - Haziran

Düşünbil - Sayı 39-40

Düşünbil Dergisi

Quotes

See All
“Birey laik olmaz , devlet laik olur.” sözü geçerliliğini yitirir. Devletin laik, bireyin laik olmaması aslında laikliğin olmadığını simgeler. Laiklikten söz edilecekse bu durumda hem devlet hem birey laik olmak durumundadır. Laik bir devlette, laik olmayan bir birey laik değildir, laik olmayan birey devletten de laik uygulama bekleyemez. Devletin kendi işine karışmamasını, özgür bırakmasını talep eder bu özgürlük sözcük anlamıyla özgürlük değildir. Laik yasalarla değil şeriat yasaları ile yaşamını sürdürmek ister, evlenmesi, boşanması, mal edilmesi gibi temel hak ve özgürlüklerde bile laik yasalara göre değil, şeri yasalara göre uygulama bekler. Buna göre dört eş alabilir, kız çocuklarına mirası sınırlayabilir, tanıklığını kabul etmez, hülle yapabilir ve boş ol demekle boşanabilir ,bu durumda devletin laik olduğu düşünülebilir mi? Laik olmayan varsa laiklik yoktur .Hem o hem öbürü olmaz.
Afşar Timuçin
Aşk, gerçekte herhangi bir kişiden olağanüstü bir kişi yaratmaktır.
Reklam
Montaigne
Başkalarının bilgisi ile bilgin olabilsek bile, ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz.
Afşar Timuçin
Aşk kendinden başka bir düşmanı olmayan , kendinden başka bir şeye yenik düşmeyen garip bir savaşçıdır.
Marx, dinsel devlette önemli olanın insan olmadığını söyler. Dinsel devlet insana değer vermez. Dinsel devletin değer verdiği insanın dinsel yanıdır. Yapısı gereği devletin diğer dünya işlerini düzenlemenin ötesinde, yaşanan maddi yaşamın gereksinimlerini gidermek, sorunlarını çözümlemek üzere örgütlenmiş olması gerekir. Alt yapı ve buna bağlı üst yapısal sorunlar , devletin işidir. Eğitimden, sağlığa, yargıya, savunmaya ilişkin maddi gereksinimlere yanıt vermesi gereken devlet, bunları önemsemeyip, üstelik bunları da maneviyata ve dinselliğe boğarsa, artık bu durumda politik devletten değil,dinsel devletten söz edebiliriz. Dinsel devlet de eğitimi, sağlığı, yargıyı, savunmayı düzenleyecektir elbette, ama nasıl? Somut olmayan yasalarla, gereksinimlere yanıt vermeyen kurumlarla, bilimsel olmayan dogmalarla, toplumsal uzlaşmaya yaramayan soyut ilişkilerle…
Kafka
Bazıları ıstırabın varlığını güneşi göstererek reddeder; o ise ıstırabı göstererek güneşin varlığını reddediyor.
Reklam
Cezalandırmayı intikam alma olarak görmeyenler, bu düşüncelere şiddetle karşı çıkacaklardır. Çünkü ölüm cezasına karşı çıkılmasının ana nedenlerinden birisi budur. Cezalandırma intikam almaya değil, suçu önlemeye suçluları rehabilite etmeye yöneltmelidir. Ölüm cezasıyla öldürülen kişinin öğreneceği bir şey yoktur. Peki, özgür ve bir akla sahip bu suçlu bireyin değişme ve iyileşme umudunun ortadan kaldırılması iyi bir fikir midir? Düzgün işleyen ahlak organından (içkin ahlak) beklenenden ziyade, dinler ve yönetimlerin aktardığı açıkça telaffuz edilen emirlere yatkın gözüktüğü sonucuna varmaktan insan kendini alıkoyamıyor.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.