Düşüncenin Erdemi

İbnü'n-Nefîs

About Düşüncenin Erdemi

Düşüncenin Erdemi subject, statistics, prices and more here.

About

Felsefi düşüncenin ifade edilişinde nesrin yanında şiir ve romanın da azımsanmayacak derecede önemi vardır. Düşünürlerin görüşlerini aktarmada bir araç olarak kullandığı söz konusu edebi türler hemen hemen birçok toplumda kullanılagelmiştir. İslam felsefesinde de İbn Sina, Sühreverdi, İbn Tufeyl gibi filozoflar tarafından temsil edilen felsefi roman geleneğinin XIII. Yüzyıldaki en önemli temsilcisi hiç şüphesiz İbnü’n Nefis(ö.1288) ve onun Fâzıl b.Nâtık(er-Risaletü’l Kâmiliyye fi’s-Sireti’n Nebeviyye) adlı eseridir. İbnü’n Nefis hekim olmasının yanında İslami ilimlerin çeşitli alanlarında eser vermiş çok yönlü bir düşünürdür. Özellikle tıp alanında “küçük kan dolaşımı keşfiyle” tanınan İbnü’n Nefis, filozof yönü de olan bir kişidir. Elinizdeki bu felsefi romanıyla düşünür, herhangi bir ekole bağlı kalmayarak kendine özgü yaklaşımıyla felsefi konulardaki görüşlerini ifade etmiştir. İbnü’n Nefis’in Fâzıl b.Nâtık adlı felsefi romanı maalesef İslam düşüncesinde fazla bilinmemektedir. Bu çalışma hem İbnü’n Nefis’i ve Fâzıl b.Natık adlı felsefi romanını hem de sözü edilen geleneği tanıtması açısından ayrı bir önem taşımaktadır.
Estimated Reading Time: 4 hrs. 32 min.Page Number: 160Publication Date: 8 December 2020Publisher: Endulus
ISBN: 9786052105870Country: TürkiyeLanguage: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

About the Author

İbnü'n-Nefîs
İbnü'n-NefîsYazar · 2 books
Küçük kan dolaşımını keşfiyle ünlü hekim ve İslam âlimi düşünür. Dımaşk yakınındaki Kareşiye'de doğduğu için Kareşî, Dımaşk'ta okuyup şöhretini orada kazandığı için de Dımaşkī nisbesiyle anılır. Ayrıca Kareşî kelimesine bakarak ailesinin Mâverâünnehir'deki Karaş köyünden geldiği ileri sürülüyorsa da bu zayıf bir ihtimaldir. Kendisinden bahseden başlıca tabakat kitaplarında İbn Ebü'l-Hazm künyesinin İbn Ebü'l-Harâm olarak zikredilmesi ve müellif hattı bazı eserlerinde her iki imlâya birlikte rastlanması, nisbesi gibi tam adı hakkında da bazı tartışmalara yol açmış, ancak bu karışıklık müellifin noktalamadaki basit ihmaline hamledilerek bunlardan daha çok İbn Ebü'l-Hazm şekli doğru kabul edilmiştir. ( Bkz. İbn Fazlullah el-Ömerî, IX, 349; Yâfiî, IV, 207; Ziriklî, V, 78). Nûreddin Zengî'nin Dımaşk'ta inşa ettirdiği Bîmâristânü'n-Nûrî'de tıp tahsil etmiş ve yine aynı şehirdeki Dahvâriyye Tıp Medresesi'nin kurucusu Mühezzebüddin ed-Dahvâr'ın öğrencisi olmuştur. Dımaşk'ta tahsilini tamamlayıp hekimlikte tecrübe ve ün kazandıktan sonra Mısır'a giden İbnü'n-Nefîs, Memlük Sultanı I. Baybars'ın özel hekimliğine ve devletin Suriye-Mısır hekimleri başkanlığına getirilmiş, ayrıca muhtemelen, Selâhaddîn-i Eyyûbî'nin 1181'de inşa ettirdiği Bîmâristânü'n-Nâsırî'de hocalık yaparak aralarında ünlü cerrah İbnü'l-İbrî'nin de bulunduğu çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir. Genellikle kaynaklar İbnü'n-Nefîs'in evlenmediği hususunda görüş birliği içinde ise de Şerĥu'l-Ķānûn'da (vr. 10a) kendisi, oğlu Muhammed'in, soğan yediği için annesinin memesini emmediğini ve bunun soğan kokusundan kaynaklandığını tespit ettiğini belirtir. Kahire'deki evinde müreffeh bir hayat sürdüğü ve eviyle kütüphanesini Sultan Kalavun tarafından 1284 yılında kurulmuş olan Bîmâristânü'l-Mansûrî'ye bağışladığı bilinmektedir “İbnü'n Nefis tıp biliminde hastalık nedenlerine ilişkin ilmi çalışmalar yapan ve bu yönde eserler veren ilk âlimdir. En büyük keşfi, akciğer dolaşımını bulmasıdır. Ortopedi ilminin de ilk kurucularındandır. Döneminde Suriye-Mısır Hekimlerinin Başkanı unvanıyla anılmıştır.” Halep kentinin Selçuklu Atabeyi Nureddin Zengi tarafından 12. Yüzyılda kurulan hastanede tıp ilmini öğrendi. İlk hocası olan Abdurrahim İbn Ali el-Dahvar'ın yanında tıp eğitimini tamamladı. Aynı zamanda fıkıh bilgini olan İbnu'n Nefis, Kahire Mansuriye Medresesi'nde ders vermiştir. İbnü'n Nefis, tıp alanındaki eserlerini başka hiçbir kaynağa ihtiyaç duymaksızın tamamen kendi araştırma, gözlem, deneylerine dayanarak hazırlardı. “Eserlerimin benden sonra asırlardır yaşayacaklarını bilmeseydim, onları yazmazdım” diyerek özgüvenini ortaya koyan İbnu'n Nefis, “Bir eser yazma iddiasında bulunanlar, gereken mesuliyeti de yüklenmelidirler” sözüyle de son derece titiz olunması gerektiğine gönderme yapar. İbnü'n Nefis, 21 Zilkade 687 (17 Aralık 1288) tarihinde vefat etti.