Bana inanın, ahlak dersi vermeye, buyruklar sıralamaya başladıkları anda bütün dinler yanılıyor. Ne suçlamak ne de cezalandırmak için Tanrı gerekli değil.
Esasında, her akıllı insan haydut olup topluma yalnızca şiddetle egemen olmanın düşünü kurar. Bu da basit olmadığından, genellikle politikaya atılır, en zalim partiye! koşulur, aklımızı ayak altına alıyormuşuz, ne önemi var, öyle değil mi?
Doğruluk duygusu, haklı olmanın verdiği doyurulma, kendi gözünde değerli olabilmenin sevinci, bütün bunlar, bizi ayakta tutmaya ya da ilerletmeye yarayan kuvvetli yaylardır, azizim.
Diyalog fakat yarısı kesilmiş elimizde monologu kalmış. Bir monologtan oluşan roman mı olur? Çok saçma... Tam olarak Camus yu ifade ediyor. Temelde bu kitaba roman da diyemeyiz, bir olay örgüsü yok. İnanılmaz saçma tıpkı Camus un felsefesi gibi.
Fakat hayata, yaşama, uyumsuzluğa, başkaldırıya ve tabiki aşka dair dürüstçe insanın kendi kendine bile itiraf edemediği gerçekliği bağıran bir eser.