Şimdi olsa acaba ona ne yazardım? Seni hep sevdim mi? Hayatım boyunca seni bekledim mi? Yok, yok, bekledim değil de… Hep yanındaydım, yazardım. Birbirimizi bir daha görmemiş olsak da ben hep senin yanındaydım. Belki de birlikte olmadığımız iyi oldu. Hislerime ilişki yetmeyebilirdi, yalnızca zarar verirdi. Bir nesne ya da gündelik yaşamda kullanılan bir kelime gibi, aşkımı yıpratırdı. Seni neden mi sevdim? İnan bilmiyorum. Kırk yıl önce öpüştüğümüzde beni sevmediğini söylediğin günkü kadar bilmiyorum. Geçen onca yılda bir gram bile akıllanmadım, yalnızca yaşlandım.
Gerçekleşmeyene duyulan ilgi ile obsesyon arasında incecik bir çizgi vardır. İşte bu roman, o ince çizgideki psikolojiyi çok iyi anlatıyor. Yazarın daha önce yedi yıl romanını da okumuştum, izlek aynı değil , yazım dili kendini tekrarlamıyor ama iki kitaptaki duygu da aynı gibi geldi bana: duyguların reddi ve sonrasında hissedilecek derin yalnızlık.