"Sözcüklerin çok fazla ifade etmediği o kadar çok boşluk vardı ki. Ve düşünceyi sorgulayabilir duruma gelmeden önce o gitmişti ve boşluk vardı. Bu garip, çünkü düşünceyi anımsayamadım, sadece boşluğu anımsayabildim."
An itibariyle okumayı bırakıyorum..Gerek anlatım gerekse terimlerin yoğunluğu çok karıştırmış anlatılanları.. Ders kitabı okuyorum sanki psikolojisinden çıkamadım bir türlü.. Bu tarz kitaplarda uygulama ve örnekleme daha çok olmalı ki hiç bilmeyenler daha rahat anlayabilsin..ve anlatılanların gerçek hayatta neye tekabül ettiğini görebilsin.. yazarın ilk kitabı olmasından mı kaynaklanıyor bu bilmiyorum tabii ki ama umduğumu bulamadım kısacası.. ilerleyen zamanlarda algı ve bilinç düzeyimde değişimler olunca tekrar okumaya geri döner miyim tabii ki bilmiyorum.. okumayı düşünenleri bu şekilde etkilemek istemem lakin ya kafam çok karışıktı ya da kitap yani :)
....sık sık kelimenin tam anlamıyla başka bir kişiye bağımlı insanlarla karşılaşacağım. Literatürde bu kişilere '' Sevgi Tiryakileri '' denir.
Şimdi bu durumda diğer kişi, sevgi tiryakisinin kendi deneyiminden sorumlu olduğuna inandığı bir nesnedir. Sevgi tiryakisi, maddenin, yani kişinin, kendisine bu hisleri verebilecek tek şey olduğuna yürekten inanır.
Gerçekte, başkalarını veya kendimizi yargılamamız, duyguları yaşamaya direnmemizin bir yoludur. Yargılama yoluna devam etmek için kendinize sadece şunu sorun : '' Peşin hükümlü olmakla hangi deneyime direniyorum? ''