Eyyub Sultan

Ebu Eyyub el-Ensari

Ünal Kılıç

Sayfa Sayısına Göre Ebu Eyyub el-Ensari Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Ebu Eyyub el-Ensari sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Ebu Eyyub el-Ensari kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ebû Eyyûb el-Ensârî, İslâm'dan sonra Medine ismiyle anılmaya başlayan Yesrib şehrindendir. Yesrib şehrinin bilinen en eski sakinleri Amalika kavmidir. Ancak bu kavmin zamanla dağıldığı ve Yesrib'in dışardan göç eden topluluklar tarafından yaşam alanı olarak seçildiği bilinmektedir. Bunlar Suriye bölgesinden gelen Yahudiler (Benî Kureyza, Benî Nadr, Benî Kaynuka) ile Yemen'in Ezd kabilesine mensup Evs ve Hazrecli Araplardır. İşte Ebû Eyyûb bu Araplardan, Hazrec kabilesine mensup bir Yesriblidir.
Ebû Eyyûb el-Ensarî'nin ailesi ile ilgili olarak ifade etmek gerekir ki, Ebû Eyyûb ve karısı Hz. Peygamber ile akrabadırlar. Her ikisi de ensarın ilk önce İslâm'a giren fertlerinden olma bahtiyarlığına ulaşmışlardır. Çocuklarını da İslâm inanç ve terbiyesi üzere yetiştirdikleri, onların hadis literatüründe isimlerine yer verilmesinden anlaşılmaktadır. Bu ailenin peygamberimize hem kan bağı hem de ilk Müslümanlardan olmaları hasebiyle din bağı ile oluşan yakınlıkları evlerine misafir olan Rasûlüllah'ı en iyi şekilde ağırlama hususundaki özverilerinde etkili olmuştur.
Reklam
Esas İsmi
Ebû Eyyûb hazretlerinin ismi Halid b. Zeyd'dir. Ancak bu isimle bilinen başka sahâbilerin de bulunması sebebiyle karışıklığı önlemek amacıyla onun isminin yanında daima “Ebû Eyyûb el Ensârî" künyesi kullanılmıştır. Bilindiği üzere Arap adetlerine göre bir ailenin en büyük ve ilk evladı hangisi ise, onun ismine nispetle o aileye künye verilirdi. Halid b. Zeyd'in en büyük evladı Eyyûb olduğu için ona “Ebû Eyyûb” (Eyyûb’un Babası) şeklinde bir künye verilmiştir. Bu künye ile anılmaya başlayan Halid b. Zeyd için söz konusu "Ebû Eyyûb" künyesi daha çok benimsenerek hem isim, hem de künye olarak kullanılagelmiştir. Medineli ve Hazrec kabilesinin Neccâr oğulları kolundan olduğu için bazı kaynaklarda Ebû Eyyûb el-Ensârî el-Medenî el-Hazrecî en-Neccârî şeklinde künyelendirmelere de rastlanılmaktadır. Ülkemizde ise Ebû Eyyûb el-Ensârî şeklinde künyede yer alan 'Ebû-baba' kelimesi zamanla yanlış bir şekilde "Ebâ" olarak kullanılmış sonra da “Eyyûb el-Ensârî" veya "Ebû Eyyûb Sultan" biçiminde söylenmiştir. Ülkemizde yakinen tanınan Ebû Eyyûb el-Ensârî için vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun da yine yanlış bir kullanımla "Eyyûb Sultan" ve daha da ilginci "Eyyûb Aleyhisselam" tabirlerini kullandıklarına şahit olmaktayız. En sonunda bu hatalı kullanım Eyyûb Sultan şeklinde yaygınlaşmıştır.
Lakapları
Ebû Eyyûb el-Ensârî'nin bazı lakaplarının da olduğu kaynaklardan anlaşılmaktadır. Bunlar Bedir Savaşı'na iştirak ettiği için el-Bedrî, Hz. Peygamber'i evinde misafir ettiği için Mihmandâr-1 Nebî lakaplarıdır. Farsça olan Mihmandar kelimesi bir misafiri konuk etmeye memur olan kimse demektir. Ülkemizde yaygın bir ifade olarak ise ismiyle birlikte "Sultan" lakabı da onun için kullanılmıştır. İnsanları manen aydınlatanlara da Sultan denmiştir. Nitekim "Sultan-ı kainat birdir" derken Allah (c.c.) anlaşılmaktadır. Milletin maddi ihtiyaçlarını temin ettiği kadar, manevi ihtiyaçlarına da değer veren emirlere, padişahlara ve halifelere sultan sıfatı uygun görülmüştür. Ebû Eyyûb el-Ensârî de İslâm nurunun mensubu ve yayıcısı olması nedeniyle ona da "Sultan" denilmiştir. Osmanlı döneminde de onun için 'Eyyûb Sultan' tabiri kullanılmıştır. Yine ona duyulan sevginin bir tezahürü olarak İstanbul halkı onun kabrinin bulunduğu yer ve civarına “Eyüp" ismini vermiştir. Muâviye'nin yanına Şam'a giden Ebû Eyyûb'a "eş-Şamî" de demektedir.Kanaatimizce onun için "el-İstanbulî, yani İstanbullu" demek daha uygun olacaktır. Zira İstanbul, onun için hem hedef hem de karar kılınan nihai mekândır.
2. Selim'in Şiiri
Osmanlı döneminde Ebû Eyyûb el-Ensârî'nin Hz. Peygamber'in sancaktarı olduğu o kadar yaygın bir kanaattir ki, Sultan II. Selim'in yazdığı bir şiirde geçen şu ifadeler bunu çok net bir şekilde yansıtmaktadır: Alemdâr-ı kerîm-i şâh-ı iklim-i risâletsin, Muînim ol benim dâim, be-hakk-ı hazret-i Bârî, Selîm İlhâmi her dem, yüz sürer bu Ravza-i pâke, Şefaatle kerem kıl yâ Ebâ Eyyûb el-Ensârî Bu şiir Hattat Yesârî-zâde tarafından bir levha halinde yazılarak Hz. Ebû Eyyûb'un türbesine hediye edilmiştir ve günümüzde türbede asılıdır. Netice olarak Ebû Eyyûb el-Ensârî'nin Hz. Peygamber'in gazvelerinde sancaktarlık yapmadığını, bu sebeple de onun hakiki anlamda sancaktar olarak nitelendirilemeyeceğini, ancak yukarıda tercümesi verilen hadîs-i şerif kapsamında düşünüldüğünde, Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin alemdarlığının bu dünyadan ziyade uhrevî hayatla ilgili olduğunu söylemek mümkündür.
Müslüman Oluşu
Ebû Eyyûb'un II. Akabe Biat'ına katılması bize onun bu tarihten önce Müslüman olduğunu göstermektedir. Zira hac bahanesi ile Mekke'ye, Hz. Peygamber'in yanına giden ve ona biatlerini arz edenler daha önceden İslâm'a girmiş kimselerden oluşuyordu. Bu gerçekten hareketle biz 622 yılında gerçekleşen II. Akabe Biat'ına katılarak, Hz. Peygamber'e bağlılığını sunan Ebû Eyyûb'un bu tarihten daha önce Müslüman olduğunu söyleyebiliriz. Bu tarih de muhtemelen söz konusu olan II. Akabe Biat'ından bir yıl önce, I. Akabe Biatı'nın gerçekleştiği 621 senesidir.
Reklam
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.