Edebiyatın İyileştirici Gücü
Edebiyat iyileştirir mi? Bir süre önce ben de sormuştum bu soruyu kendime. Hayatımda sorunlar peşpeşe geldiğinde, bir iyileştiriciye ihtiyacım olduğunda edebiyata sığınmıştım ben de. Çocukken de okumak ve yazmak iyi hissettirirdi hep. Bu nedenle benim bu soruya cevabım çok net evet.
Edebiyatın İyileştirici Gücü'nde de "edebiyat iyileştirir mi?" sorusuna cevap arıyor yazar. Pek çok örnek sıralıyor. Mesela; Kafka' nın vebaya yakalandıktan sonra son günlerini geçirirken parkta karşılaştığı, oyuncak bebeğini kaybettiği için mutsuz olan küçük kız çocuğuna oyuncağının ağzından yazdığı mektuplar... Üstelik tam bir yazar ciddiyetiyle yazıyor oyuncak bebeğin yaşadığı maceraları. Elbette bu mektuplar sadece küçük kıza iyi gelmiyor. Kafka'nın ölüm yolculuğunda hastalığını iyileştirmiyor belki ama yolu daha çekilebilir ve daha anlamlı kıldığı kesin.
Biz de sonu ölümle biten bir yolculuktayız nihayetinde. Neden bu yolculukta kendimizi iyileştirmek için edebiyata, kitaplara sığınmayalım ki. Bibliyoterapi... Daha önce duydunuz mu? Ben duymuştum fakat terapi sürecinde ciddiyetle kullanılan bir yöntem olduğunun bilincinde değildim. Çeşitli ruh sağlığı sorunlarının iyileştirilmesinde kullanılan bir çeşit terapi yöntemi. Kitapla terapi. Anladığım kadarıyla acı, öfke, yas vb. duyguları yaşarken, benzer konuların yer aldığı kitapları okuyarak, benzer duyguları yaşayan karakterin yaşadıklarını okumak vasıtası ile danışanın kendi duygularını sağaltması amaçlanıyor. Kitaplardan, okumaktan bahsederken "raflardan sızan şifa" demem artık daha anlamlı değil mi?