2018 Mart - Nisan

Edebiyatist - Sayı 16

Edebiyatist Dergisi

En Eski Edebiyatist - Sayı 16 Gönderileri

En Eski Edebiyatist - Sayı 16 kitaplarını, en eski Edebiyatist - Sayı 16 sözleri ve alıntılarını, en eski Edebiyatist - Sayı 16 yazarlarını, en eski Edebiyatist - Sayı 16 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Deniz gibidir gökyüzü; aldırma gönül, aldırma..."
Sabahattin Ali'nin kalleşçe öldürülmesi
Sabahattin Ali 1948 yılında kırk bir yaşındayken, Ali Ertekin (kaçakçılık suçundan astsubaylıktan atılmış Yugoslav göçmeni) tarafından kafasına sopayla vurularak İspanyol oyun yazarı ve şair Federico Garcia Lorca gibi insanlık dışı bir şekilde öldürüldü. Bir aydın edebiyatçının kafasına vurula vurula öldürülmesinin utancı ve acısı hiç unutulmadı. (Rahmetli, Ali Ertekin'in kendisini Bulgaristan'a kaçırdığını sanıyordu. Önce işkence yaptı, sonra öldürdü.)
Reklam
Sabahattin Ali'nin katiline verilen ceza
28 Mart 1948 günü İstanbul'dan ayrılan Sabahattin Ali'nin cesedini, 16 Haziran 1948'de Kırklareli Üsküp yakınlarında koyunlarını otlatan Çoban Şükrü buldu ve jandarmaya ihbar etti. Soruşturmayı genişleten polis, Bulgaristan'a adam kaçırmadan sabıkalı Ali Ertekin'i yakaladı. Ali Ertekin, Sabahattin Ali'yi vatan haini olarak gördüğü için, "milli hislerinin" etkisi altında öldürdüğünü itiraf etti. Ali Ertekin'in mahkeme sırasında "Milli İstihbaratın" elemanı olduğu da ortaya çıktı, hafifletici sebeplerle, dört yıllık ceza ile kurtarıldı.
Sabahattin Ali'nin kızı Filiz Ali'nin babasının ölümü üzerine yazdıkları
Babamı kitap okurken öldürüp (Kim öldürdüyse) Kırklareli'nin Üsküp nahiyesine bağlı Hedye köyü yoluna elli metre mesafede orman içindeki çatağa öylece bırakan katil veya katiller, aylarca sonra bulunan tanınmaz haldeki bu cesede bir mezarı bile çok gördüler. Kemikleri bir torbaya konup, oradan oraya teşhis için dolaştırıldı. Gömüldüğü yerden çıkarılarak tekrar incelendi. Sabahattin Ali'nin canını almak yetmedi, ölüsünü de rahat bırakmadılar bu gözü dönmüş vampirler ve dünyada hiç iz bırakmasın diye kemiklerini bile yok ettiler. Ama Sabahattin Ali sanki canilerin onu mezarsız bırakacaklarını çok önceden sezmiş gibi evrendeki mekanını belirlemişti çoktan ve demişti ki: Başım dağ, saçlarım kardır, Deli rüzgârlarım vardır, Ovalar bana çok dardır, Benim meskenim dağlardır.
Sabahattin Ali'nin bedeni yersiz yurtsuz bırakılsa da Türk edebiyatındaki ve yüreklerimizdeki yeri ölümsüzdür.
Ilişki tasarrufu. Ilgi tasarrufu. Sevgi tasarrufu. Kıskançlık tasarrufu. Hepsinden kısmak lazım. Çok harcadım hepsinden. Yarın yokmuş gibi. Şimdi sayaç bağlattım aklıma. Birine fazla ilgi göstereyim "Dur!" diye ikaz veriyor sayaç. Oh be! Yalnızlık varmış ya!
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.