Edgar Allan Poe - Bütün Hikayeleri kitaplarını, Edgar Allan Poe - Bütün Hikayeleri sözleri ve alıntılarını, Edgar Allan Poe - Bütün Hikayeleri yazarlarını, Edgar Allan Poe - Bütün Hikayeleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Morgue Sokağı Cinayetleri hikayeleri ve Auguste Dupin karakteri ile polisiye-dedektif kurgusu türünü ilk kez edebiyata kazandıran yazarın yazdığı tüm kısa hikayeleri ve birkaç makale ile günceyi de barındıran bu derleme, hem çevirisi hem de birbirine bağlanan bazı hikayeleri sırayla sunması açısından oldukça başarılı.
Poe gotik ve karanlık
"İlk kez yanlış anlaşılabileceğime aldırmadan yahut böyle bir tehlike sezmeden karşısında rahat davranabileceğim bir dosta ihtiyaç duyuyordum... Benimle aynı hislere sahip birinin yanımda olması manzarayı ve hissetiklerimi daha anlamlı kılıyordu. Thornton; alay edilme korkusu hissetmeden kendimi rahatça anlatabileceğim biriydi. Daha önce tabi güzellikler konusunda benimle aynı biçimde düşünen biriyle tanısmamıştım, inanın bu bile dostluğumuzu güçlendirdi."
"Kurutulmuş etin hazırlanışı çok tuhaftı. Büyükbaş hayvanların yağsız etleri incecik dilimlendikten sonra ya ızgarada ağır ağır pişirilir ya da güneşte veya soğukta bekletilirdi. Et tamamen kuruduğunda iki taş parçası arasında ezilerek yıllar boyu dayanıklı hale getirilir. Fakat gereğinden fazla miktarda kurutulursa baharın gelişiyle birlikte çözünür ve çürür. Kuyrukyağı ile içyağı eritilir ve yağın yarısı ete ilave edilir. Bu karışım tulumlara doldurulur ve sıkıca bastırılır. Bundan sonra pişirmeye, tuz veya sebze ilave etmeye gerek kalmaz. En iyisi ve lezzetlisi ilik ve dutla karıştırılandır."
"İşin aslı tuhaflıkları sebebiyle yadırganan bu adamın kuş uçmaz kervan geçmez yerlerde huzuru aradığı ortadadır. Bir dostu kucaklarcasına çöle koştu."
"Bizzat benim için toprakta yetişen ve sesleri çıkmayan yeşil canlılar dışındaki tüm canlılar, hatta insanlar bile manzarayı bozan lekelerdir çünkü manzaranın dehasıyla mücadele içindedirler. İç karartıcı vadileri, sarp kayalıkları, usulca tebessüm eden suları, tedirgin uykularda inleyen ormanları ve bunlara tepeden bakan teyakkuzdaki azametli dağları yaşayan bir bütünün parçası olarak izlemeyi severim. Bu küresel bütün; kusursuzluğu ve enginliğiyle aynı güneşin dönen gezegenlere teğet geçer, uysal cariyesi olan ay ile uzlaştırıcı efendisi olan güneşe selam eder; ebediyen yaşar, Tanrı'nın fikirlerini yansıtı, bilgiden haz duyar, yazgısını ebediyette yitirir. Bize dair bilgisi, bizlerin beynimizi dolduran mikroskobik canlılara ilişkin bilgisine benzer; mikroskobik canlılar bizi nasıl görüyorsa biz de bu bütünü öyle görürüz: Ruhsuz ve cismani."
"Uçurumun kıyısında düşlerimde gördüklerime benzeyen ihtiyar bir geyiğin kederli ama bıçkın gözlerle beni izlediğini gördüm ya da gördüğümü sandım.
Dediğim gibi, bu görüntü beni başta korkutup şaşırtmadı. Ruhum çılgınca ona doğru koştu. Geyiğin çıkarları doğrultusunda dere boyunu mahveden insanlığa küskünlükle baktığını düşündüm. Ama geyik başını oynattığında hayallerimden sıyrıldım ve içine düştüğüm serüvenin farkına vardım. Kayığın içinde tek dizimin üzerine doğruldum, öylece kalsam mı yoksa geyiğe yanaşsam mı diye düşünerek kararsız kaldım. Bu sırada çalıların ardından birinin aceleyle ama tedbiri elden bırakmadan 'Şişşt!' diye seslendiğini işittim. Derken çalılığın ardından bir siyahi çıktı ve geyiğe doğru ilerledi. Elindeki tuzu dökmeden usulca geyiğe yanaştı. Asil hayvan biraz korksa da kaçmadı. Siyah adam sakinleştirici sözler sarf ederek tuzu geyiğe uzattı. Derken geyik ayağını yere vurup uzandı ve adama boynunu eğdi.
Geyikle ilgili maceram böylece bitti. İhtiyar hayvan, evcilleştirilmişti ve yakınlarda oturan İngiliz bir asilzadenin malıydı."
"Zaten Amerika'ya gelen bir gezgin demir, deniz ve karayoluyla değil yayan olarak yoluma devam etmelidir. Yürümeli, koyakları aşmalı, boynunu kırma pahasına uçurumlara tırmanmalıdır; aksi taktirde ülkemin en gerçek, en görkemli ve anlatılması imkânsız değerlerini göremez.
Halbuki Avrupa'da, özellikle İngiltere'de bu tip bir gereklilik yoktur. En kibirli gezgin bile ipek çoraplarını kirletmeden her yeri ziyaret edebilir, ne de olsa ilgi çekici her yer bilinmekte ve buralara kolayca ulaşabilmektedir."