Efendi Devletten Demokratik Topluma

Ali Koç

Efendi Devletten Demokratik Topluma Posts

You can find Efendi Devletten Demokratik Topluma books, Efendi Devletten Demokratik Topluma quotes and quotes, Efendi Devletten Demokratik Topluma authors, Efendi Devletten Demokratik Topluma reviews and reviews on 1000Kitap.
Demokratik bir sosyalizm, ancak devletçi Marksizm'in hatalarına düşmeyecek ideolojik ve programsal bir çıkışla mümkün olacaktır .
Günümüzdeki devlet, totaliteliği ideolojik aygıtlarıyla sürdürmektedir. Bu aygıtlarla, toplumsal etkinliklerin tümüne sızarak kontrol altına alır ve yönlendirir. Böylelikle iktidarını çok rahatlıkla sürdürebilir kılar. Genelde bu ideolojik aygıtlar, özelde ise siyasi partiler, devleti topluma ve toplumu da devlete taşıma işlevi görürler. Toplumu devleti kılar. Partiler ve diğer ideolojik aygıtlar, iktidara göre kurgulanmıştır. Halbuki devlet hiçbir zaman tüm toplumun olmamıştır. Devlet, yalnızca egemen üst sınıfa aittir. Devletin tüm gücü ve elit kesimde yoğunlaşır.
Reklam
Mitolojilerde ve kutsal kitaplarda sık sık karşılaşılan; "Tanrının işine karışmayın, Tanrıdan hesap sorulmaz,Tanrıya ortak koşmayın" gibi önermelerin toplumsal yapıdaki tezahürü ise; 'devlet reisinin' işine karışmayın, ondan hesap sormayın, yetkilerine ortak olmayın şeklindedir.
Milliyetçilik, iktidarın üzerini örtmek, daha görünmez kılmak içindir. Milliyetçilik modern çağın dinidir. Daha doğrusu, dinin kutsal yasalarla çerçevesi çizilmiş eski etkisi büyük oranda kırılınca ve kelimenin gerçek anlamıyla yeni bir dinle ortaya çıkma koşulları olmadığından, adeta bir din gibi kurgulanmıştır. Zaten bir dönemlerin üstün ya da hak din anlayışı, milliyetçilikle birlikte yerini üstün ulus anlayışına bırakır. Dindeki Tanrılar ve kutsallıklar yerine, modern Tanrılar olan çeşitli semboller kutsallaştırılır. Dil, bayrak, marş vb. ulusal sembollerin etrafında, ikinci halka olarak vatan,sınırlar, devlet kutsallaştırılır.
Milliyetçilik, kapitalist devletin ideolojik mayasıdır. Bununla bir ulus yüceltilirken, gerçek iktidarın ulusa ait olduğu çarpıtması geliştirilir. Seçim vs. gibi teatral gösteriler, çarpıtmayı inandırıcı kılmak içindir. Oysa ulus-devlet tüm ulusun olmadığı gibi, iktidar da ulusa ait değildir. Her zaman toplumun azınlık bir kesimi iktidarın gerçek sahibidir. Tüm ulus, ancak söz konusu iktidarın güçlenmesi, plazlanması için koşturulur.
Sayfa 110Kitabı okudu
Tanrısallık, toplumsal kimlik ve iradenin kolektif soyut ifadesidir.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Tanri kavramının anlamı, soyutlanan ve merkezileşen devlettir.
Cennet ve cehennem kavramlarının, kölecilikle birlikte ortaya çıkmasına şaşmamak gerekir. Tanrıların yasalarına boyun eğenler cennete gideceklerdir. İnsanlar, ölümlüler dünyasında cennete gidebileceklerdir. Oysa üst sınıf, bu dünyada cennette yaşamaktaydı. Çünkü onların soyu Tanrılara dayanıyordu ve Tanrılar gibi yaşamak onların işiydi!
Nasıl Tanrılar evrendeki her şeyi yönlendiren efendilerse, üst sınıf da geriye kalan insanların efendileri olacaktır. Bunda şaşılacak ya da karşı çıkılacak bir şey yoktu. Tanrı düzeniydi ve insanlara düşen görev bu, Tanrısal yasalara boyun eğmekti! Buna isyan etmek, hizmetkâr olan insanların yapacağı bir şey olamazdı. Günahtı ve cezası, cehennem ateşinde cayır cayır yanmaktı!
Zaten kadın yaşamda geriletip, anaerkil kültürün egemenliği ortadan kaldırılmasaydı, ne toplum sınıflara ayrıştırabilirdi, ne de devlet oluşturulabilirdi. Kadın eksenli kültürün dayanışmacı niteliğinin, devletin ve sınıfların üzerinde yükseldiği artı ürünün kimi eller de birikmesine hoşgörüyle yaklaşmadığı, ayıplayan, suç sayan bir ahlakı yapılanmaya sahip olduğunu daha önce görmüştük. O nedenle, ataerkil kültürün sınıflı-hiyerarşik ve hegomonik devletçi toplumunun geliştirilmesi için öncelikle kadına ve anaerkil kültüre saldırılması gerekiyordu.
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.