Eğer Ben Kâbil İsem

Emre Taş

Eğer Ben Kâbil İsem Quotes

You can find Eğer Ben Kâbil İsem quotes, Eğer Ben Kâbil İsem book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
"Ben tıfıl iken," dedi garip koca, "İslav u Çingan yurdu idi bu civar. Sonra İslav soyundan gelme Osman paşası var idi, geldi İslav memleketini Osman mülkü yaptı, sonra yukarıdaki biz gibiler ayrı düşüp Macar'a kaldı. Macar dilini belledik biz de, beylerine banlarına akça yedirdik. Sonra Osman oğlanı Mohaç'ta Macar'ı dahi yıktı, imdi ne İslav'ız ne Macar ne Türk. Hem İslav'ız hem Macar hem Türk." "Hepten Adem evladıyız, ana baba bir." "Ben Âdem evladı olmak istemem. Derdi çok. Belim ağrır yedi yıldır. Ağzımda diş yok, karı çiğner verir ağzıma ekmeği. Adem değil Cibriloğlu olaydım, göklerde dolanaydım. Âdemoğlu hak ister, akrabalık diler, gelinsin gidilsin ister, elin erdiği yer var ise oradan gedik diler. Aziz Tanrı güçsüz beden ilen bizden kulluk diler, elçileri buyruğa itaat diler, papazı-imamı itaate devam diler, kral ile sultan Tanrı'nın gölgesiyim der, yazıcısı gelir kızıl ilen beyaz sikke diler. Ana baba ebeveyn hakkını diler, kardaş mirasın yarısına konmak diler, oğlan atası tezelden gebermekle evinin taşını söküp kendine gayrı konak etmek, terekeyi savurup saçmak, ata ocağını hela edip ortasına delik açıp içine bir güzel sıçmak diler." “Hay dede. Yüzümü güldürüp derdimi unutturma.”
Sayfa 89 - İletişim Yayınları, 1. basım
"Osmanoğlu ile Nemçelü'nün ortasında kalmışız. Karasulu Ayvaz değil Araf ashabıyız. Osmanoğlu, Nemçelü, yolkesenoğlu, cinsikenoğlu, cer softası, gezginci dervişi, manastır keşişi, daha bilmem kimi gelip nicesini diler. Neler ödedi bu tenler, önce cizye sonra çük derisi, azıcık öşür, avarızı cepten aşır, sövgü akçası, dövgü akçası, karı aldın gerdek akçası... Allah verdi de bir cehennemlik kâfir çıktı, hepsine küsküyü koydu. Ne Osman'ın akça sorucusu girebilir köye ne Nemçe'nin kıron alıcısı. Onun da ne zaman kafası bozulur bize kamış atar Hak bile."
Sayfa 89 - İletişim Yayınları, 1. basım
Reklam
İbrahim Efendi bir gün öğlen namazını kıldırmak için geldi, duvarların beyazı üzerinde Fahrikâinat efendimizin nur suretinin bir tasvirini görüp olduğu yere mıhlandı. Sanasın ki gönül kâbesini fil ordusu sarmış. Dinimizde yoktur, oğlan henüz zırcahil, mescit kitaplığındaki birkaç siyer risalesinden o nur suretin tabirini okumuş, hayal edip
Sayfa 119 - İletişim Yayınları, 1. basım
Yazacaklarım, tarihçilerin hiçbir işe bizzat şahit olmadıkları halde olan biteni hepten görmüş gibi anlatmalarına şekil itibarıyla benzerse bile o ikiyüzlülükten hayli uzaktır ve meddahların yalan söylemeyi bir sanat sayıp utanmazca bire bin katmalarının günahından ârîdir, vesselam.
Sayfa 23 - İletişim Yayınları, 1. basım
"Kılıç dahi apak sayılmaz. Cebrail eliyle Şit peygambere indirildiğinde dümdüz idi, kadimde kardaş kanı döktüğünden beri eğri dövülür derler," dedi Zülfü. "Tüfengin ise caniliği yok. Sadece bir kancayı çekersin. Yay gibi katı güç istemez, kılıç ve kargı gibi vahşiyane amel talep eylemez." "Tam senin gibilere göre öyle ise. Babam onu duvara asmak için getirdiydi, küffarı nice yendik nişanesi olsun diye. Sen neden oğlan oyuncağı ettin?" “Çün” dedi Zülfü, “Kâfirin hilesini öğrenmek gerek, yarın meydanıharpte lazım olur."
Sayfa 48 - İletişim Yayınları, 1. basım
“Bak a Ali kardaşım,” dedim, “seninle ortamızda gizli saklı yok, bir kaseye kaşık sallamışız. Seni kırklardan oldu dediklerinde Aynişah’ı Gedik Bey’e nasip ettik. Haftaya düğün vardır. Ricamız, bizi affeyle. Bu cariyeyi kendine yoldaş kıl, güzellikte eşsizdir, belki kızımdan bile.” “Bizi her gülün bülbülü mü sanırsınız?” dedi.
Sayfa 22 - İletişim Yayınları, 1. basım
Reklam
52 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.