Eğitimde esas sorun, öğretmenlerin öğrettikleri işi aynı zamanda yapmalarıdır. Edebiyatçı olmayan edebiyat öğretmeni, sporcu olmayan beden eğitimi öğretmeni, sanatçı olmayan resim ve müzik öğretmeni, bilim insanı olmayan bilim derslerinin öğretmeni olamaz. Olursa, sadece bilgi aktaran ve sınavlarda bilgi kontrol eden bir kişi olur. Yirmi birinci yüzyılda eğitimin başarısızlıklarının temelinde bilgi temelli eğitim ve buna uygun test sınavları yatmaktadır. İnsan bir bütündür, kültür bir bütündür; insanı kafa ve beyin diye ayırmak doğru değildir. İnsan bir bütün olarak eğitilmeli, bildiği işi yapmalı, yaptığı işi bilmelidir. Yaptığı işi bilmeyen öğretmenler eğitimi krize sürüklemiştir. Edebiyat dersi öğrencilere edebiyatı öğretmeli, edebiyat tarihi ve teorileriyle uğraştırmamalıdır. Resim, müzik gibi dersler keza. Felsefe dersi de öğrenciye felsefe yapmayı öğretmelidir, felsefe tarihini değil.
Eğitim Felsefesi kitabının bu baskısında, Yükseköğretim Kurulunun ders içeriklerini belirlemesi ve çağdaş gelişmelerden dolayı bazı eklemeler yapmak zorunda kaldık. Eklemelerin ilki, öğrencilerin temel felsefe eğitimi almamalarından dolayı doğan eksikliği kapatmaya yönelik bir giriş bölümüdür. Diğeri gene içerik belirlemesinde kaynaklanan Doğu’da ve Batı’da eğitim felsefesi hakkındaki görüşlerdir. Üçüncü eklenen bölüm ise gelecekteki toplumsal ve ekonomik-teknolojik yaşamdaki değişmelerin (Toplum 5.0 ve Endüstri 5.0) eğitimin felsefi temellerini nasıl etkileyeceği hakkındaki bölümdür.