Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Başbakan R. Tayyip Erdoğan'ın Tarih Tezleri'ne

El- Cevap

Sinan Meydan

El- Cevap Sözleri ve Alıntıları

El- Cevap sözleri ve alıntılarını, El- Cevap kitap alıntılarını, El- Cevap en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Vahdettin
10 Kasım’da Stockholm’da II. Abdülhamid konferansı veren Türk Tarih Kurumu Başkanlığı, çok değil birkaç gün sonra da “Vahdettin” hakkında bir kısa film hazırlattığını duyurmuştur. Kurtuluş Savaşı sırasında işgalci İngilizlerin sözünden çıkmayan, bu çerçevede Anadolu’da Mustafa Kemal Atatürk’le birlikte düşmana karşı direnen Kuva-yı Milliyecileri idama mahkûm eden, onlara karşı ihanet fetvaları yayımlatan ve bu fetvaları İngiliz ve Yunan uçaklarıyla Anadolu’ ya attıran, Kuva-yı Milliyecilerin rütbelerini ve nişanlarını geri alan, onları ortadan kaldırmak için paralı Kuvâ-yi İnzibatiye Ordusu’nu ( Halifelik Ordusunu) kuran halkın düşmana karşı direnmemesi için "nasihat heyetleri” oluşturan, İngilizlerle gizli anlaşmalar imzalayan, Türkiye’ nin idam fermanı olan Sevr Antlaşması’ nı onaylayan, Kurtuluş Savaşı’ nın ardından, “Hayatımı tehlikede görüyorum" diyerek işgalci İngilizlere sığınıp Türkiye’den kaçan Vahdettin’ e, daha Kurtuluş Savaşı devam ederken TBMM “hain” damgasını yapıştırmıştı. Atatürk de Nutuk'ta Vahdettin için “hain”, “soysuzlaşmış yaratık” ifadelerini kullanmıştır. Vahdettin İngilizlere sığınıp Malta üzerinden İtalya’ ya geçtikten sonra da ihanetlerini sürdürmüş, Türkiye Cumhuriyeti’ ne karşı birçok kirli işin içine girmiştir.
27Aralık 1949 Tarihinde "Türkiye ve ABD hükümetleri Arasında Eğitim Komisyonu Kurulması hakkında anlaşma" imzalanmıştır
Reklam
Emperyalizm
Bilindiği gibi Atatürk, “Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir, ” demiştir. ABD Türkiye’ye, “Atatürk’ün mirasını reddedin,” derken aslında “aklı ve bilimi reddedin” demek istemiştir. Çünkü ABD, hatta bütün Batı, aklı ve bilimi temel alan; düşünen, sorgulayan, üreten, bağımsızlığından asla taviz vermeyen, ulusal egemenliğin/demokrasinin tam anlamıyla işlediği Atatürkçü çizgideki bir Türkiye değil; aklı ve bilimi ihmal eden, dinle kandırılmış, düşünmeyen, sorgulamayan, üretmeyen, bağımsızlığa önem vermeyen, güdümlü bir başkanın/halifenin egemenliğinde yeniden Osmanlılaşmış, daha doğrusu “Osmanlıcılık” oynayan bir Türkiye arzulamaktadır.
İsmet inönü camileri depo yaptı, kapısına kilit vurdu!!!
1950 yılından itibaren Anadolu’nun dolaştığım her köşesinde bu iftirayı duydum. Gerçek şudur: 1942 yılında II.Dünya Savaşı’ nın en alevli günlerinde Hitler’ in orduları sınırımıza dayandı. Türkiye’ ye girip girmemekte kararsızlardı. İsmet Paşa Trakya’da Çakmak hattını kurmasına rağmen İstanbul’un bombalanacağını tahmin ediyor, bu nedenle de
Sayfa 227Kitabı okudu
Hayır!
Soruyorum:Eğer bugün Kemalizm bu ülkenin gerçekten resmi ideolojisi olmuş olsa,Türkiye ABD'ye göbekten bağımlı hale gelir miydi?Türkiye'nin milli varlıkları haraç mezat eşe dosta ve yabancıya satılabilir miydi?Karma Ekonomi,Planlı Devletçilik tamamen terk edilebilir miydi?Türkiye'nin bölünmesi,anayasadan Türklük kavramının ve Atatürk ilkelerinin çıkartılması tartışılabilir miydi?Türkiye'yi yönetenler,Türkiye'nin üniter yapısını tartışmaya açabilir miydi?Eli kanlı bir terör örgütüyle pazarlık yapılabilir miydi?Laiklikten bu denli ödünler verilebilir miydi?Tarikatlar,cemaatler,şeyhler,şıhlar,hocalar topluma bu kadar yön verebilir miydi?El-cevap:Hayır!
Sayfa 78 - İnkılap Yayınları - Genişletilmiş 10.BaskıKitabı okudu
Atatürk Devrimi’nin neredeyse bütün kazanımlarına ilk darbeyi vuran Adnan Menderes, siyasi rakibi İsmet İnönü’ye karşı kullanmak için içi boş bir “Atatürk kültü” oluşturmak istemiştir. Bunun için Türkiye’ nin her yanını Atatürk heykelleriyle donatmış, paralara yeniden Atatürk fotoğraflarını koymuş (oysaki yasaya göre paralara kim cumhurbaşkam olursa onun fotoğrafı konulacaktı), yetmemiş Ticani Tarikatı’ nın Atatürk heykellerine yaptığı saldırıları bahane ederek Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu çıkarmıştır. Gerçeklerden habersiz biri, Menderes’in bu çalışmalarına bakarak onu gerçek bir Atatürkçü sanabilir, ancak DP dönemi hakkında az çok bilgi sahibi olan herkes bilir ki Menderes, Atatürk Devrimi'ne en büyük darbeyi vurmuş birkaç siyasetçiden biridir.
Sayfa 29 - Inkılâp kitabeviKitabı okudu
Reklam
Kurtuluş Savaşı yıllarında İngiliz emperyalizmi kadar onun yerlı, işbirlikçileri; Damat Ferit ve Padişah Vahdettin de bir an önce Atatürk 'ün ortadan kaldırılması için çaba harcamıştır. Örneğin Vahdettin’in onayıyla Damat Ferit hükümeti, Atatürk hakkında “idam fermanı” yayımlamış, yetmemiş, Atatürk’ü halkın gözünden düşürmek için onun “dinsiz ve zındık” olduğunu belirten “ihanet fetvaları” hazırlatmış, dahası Atatürk’ün “Hükümetin ve padişahın sözünü dinlemeyen başı bozuk bir eşkıya, bir çete lideri, hatta Bolşevik” olduğu yalanlarını yaymıştır. Damat Ferit hükümetini destekleyen hain mütareke basını da Ali Kemal, Refi Cevad gibi yandaş kalemlerle Atatürk’e saldırmıştır.
Sayfa 42 - Inkılâp kitabeviKitabı okudu
Kur'an' ın Türkçelestirilmesinden, yani anlaşılmasından rahatsız olup bunu “dinsizlik” diye adlandıranların, ezanın Türkçeleştirilmesini de aynı şekilde “dinsizlik ” diye adlandırmalarına şaşmamak gerekir. Onlara göre Arapça “Allah” sözcüğünün yerine Türkçe “Tanrı” sözcüğünü kullanmak bile dinsizliktir! Oysaki, bilindiği gibi “Yaradan”ın en eski adlarından biri Türkçe “Tanrı” sözcüğüdür. Orta Asya’da MS 8. yüzyılda “Tengri” diye kullanılan bu sözcük, MÖ 4000’lerde Sümerlerde “Dingir” olarak kullanılmıştır. Yani Türkçe “Dingir/Tengri/ Tanrı” sözcüğü, etimolojik olarak Arapça “Allah” sözcüğünden daha eski bir sözcüktür. Ayrıca Türklerin Yaradan’ a kendi dillerinde seslenmelerinden daha doğal ne olabilir? Bunun dinsizlikle ne alakası vardır? Yoksa bizim dinciler, Allah’ın Türkçe bilmediğini mi sanmaktadır? Ayrıca Atatürk’ten önce geçmişte de “Allah” için Türkçe “Tanrı”, hatta “Çalab” adları kullanılmıştır. Örneğin Yunus Emre, Molla Feneri, Süleyman Çelebi zaman zaman Arapça “Allah” yerine Türkçe “Tanrı” ve “Çalab” adlarını kullanmıştır.
Sayfa 355Kitabı okudu
Türkçe “Tanrı uludur” demek yerine Arapça “Allahu ekber” demeyi “din koruyuculuğu” olarak adlandıracak kadar ilkel, cahil ve kaba bir din propagandası...
Sayfa 397 - İnkılap Kitabevi - Genişletilmiş 12. Baskı 2020Kitabı okudu
Başbakan R. Tayyip Erdoğan, 28 Mayıs 2013 tarihli grup konuşmasında bu Necip Fazıl’dan şöyle söz etmiştir: “Nesillere istikamet çizmekle geçen ömründe sadece teoriyle meşgul olmamış, eğilmeden bükülmeden hayatını da bir miras olarak bize devretti.Necip Fazıl’ın “nesillere istikamet çizdiği ” doğru, ama bu istikametin iyi bir istikamet olduğu çok şüpheli.Necip Fazıl’ın “eğilmeden bükülmeden'” bir hayat sürdüğü ise hiç de doğru değil. Sadece Menderes önünde defalarca eğilip büküldüğünün belgelerini biraz önce gördünüz. Necip Fazıl ,25 Mayıs 1980’de Türk Edebiyatı Vakfı’nca “Sultanü’ş Şuara” (Şairler Sultanı) ilan edilmiştir. Bu haberi kendisine ulaştıranlara, “Unvanı boş verin, para var mı para! ” demiştir.
Sayfa 161Kitabı okudu
584 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.