El Esmau'l Husna - 1

Muhammed Hüseyin (R.A.)

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Her anda ne dememiz lazım; el hamdu lillâhi rabbil âlemin: “Ya rabbi! Sen övgüye layıksın, sen sevilmeye layıksın. Seni övemedim, bunu körlüğüme bağışla ya rabbi! Sen ki nimetlerini ikram ediyorsun, beni rızana davet ediyorsun, beni dostluğuna davet ediyorsun, beni Hz. insan olmaya davet ediyorsun. Ben bir avuç toprağa minnet etmişim, iki günlük
Bir daha söyleyeyim. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’in vefatından sonra onu görmeyenler Hz. Ayşe annemize gelip bize biraz Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’i anlatır mısınız, dediklerinde ne buyuruyordu; “O da tıpkı sizin gibi bir insandı.” Tıpkı sizin gibi… Çünkü Allah onun için öyle buyurmuştu; Kul innemâ ene beşerun mislukum: “De ki: Ben de
Reklam
“Allah âlemlerin rabbidir” dedik. Rab; terbiye eden demek, mürebbi demek, koruyan, gözeten, yolu gösteren demektir. İnsan, Allah’ın yeryüzündeki halifesi olunca onun da kendi ev halkına karşı Allah’ın Rab ismiyle muamele etmesi lazım. Allah nasıl ki peygamberi ile vahyi ile terbiye ediyorsa bizim de kendi ev halkımızı Allah’ın vahyiyle terbiye
Esma'yı tefekkür
Allah’ın esması üzerinde mutlaka tefekkür etmemiz lazım. Rabbimizi anlamak istiyorsak, tanımak istiyorsak, onu zikretmek istiyorsak yapmamız gereken şey; Allah’ın isimleri üzerinde tefekkür etmektir. “Bize rabliğini nasıl yapmış, bizi nasıl terbiye etmiş, Rahman ve Rahim ismiyle bize nasıl muamele etmiş, nasıl tecelli etmiş…” Bütün bunlara bakıp, bu isimleri tefekkür edip rabbimizi anlamaya, tanımaya çalışıyoruz. Bize olan yakınlığını tatmaya çalışıyoruz. Bu isimleriyle bize yaptığı muameleden dolayı onu sevmeye çalışıyoruz. Eğer bir sefer gönlümüzün üzerindeki sis perdesi kalkarsa bütün şiddetiyle Allah’ın o Esmau’l Husna’sını anlamaya, tatmaya başlarız. Kendimizi Allah’ın huzurunda buluruz, onun huzurunda olduğumuzu tatmaya başlarız. O zaman Allah deyince kalbimiz titrer. Hatta her zerremize kadar titreriz, ürpeririz. Bunun başka bir yolu da yoktur. Bu durumda mü’min olmanın da başka yolu yoktur; çünkü “mü’minler Allah zikredildiğinde kalpleri ürperen, Allah’ın ayetleri okununca imanları (muhabbetleri) artan, Allah’a bütünüyle tevekkül edenlerdir” 65 buyurmuştu. Esma dersini biz de onun için yapıyoruz. Sadece sonsuz bir deryadan bir damlayı anlatmaya çalışıyoruz. Bir damla… Sonra herkes bu tefekkürü kendisi yapmalıdır. Kendisi esmayı tanımaya, anlamaya çalışmalıdır ve o deryaya kendisi dalmalıdır.
Resulullah (s.a.v.) Efendimiz cenneti anlatırken; “hiç kimse ameliyle cennete giremez” buyurduğunda sahabeden biri; “ya Resulullah sizde mi cennete giremezsiniz?” Deyince; “Evet, ben de amelimle cennete giremem, ancak Allah’ın rahmetiyle” dedi. Bu ancak Allah’ın rahmetinin içine girenler cennete girer, demektir. Eğer Allah’ın rahmetinin içine girenler cennete giriyorsa, başka hiçbir şeyle cennete girilmiyorsa bu da amelin tek bir karşılığı var o da; mahlûkata, insana rahmet olmak, insanların bizim rahmetimizin içine girmesi demektir. Mahlûkat senin rahmetinin içine ne kadar girdiyse sen de Allah’ın rahmetinin içine o kadar girersin. Bu olmadan cennete girilmez; çünkü kimse ameliyle cennete giremez. Ancak Allah’ın rahmetiyle, rahmetinin içine dâhil olmakla... O zaman bize düşen; Allah’ın rahmetine dâhil olmak için Allah’ın Rahman isminin tecellisini almaya çalışmaktır. Bizim yaptığımız sadece Allah’ın ismini anlatmak değildir, sadece bir bilgi aktarmıyoruz. Aynı zamanda esmanın nurunu da beraberinde aktarıyoruz; çünkü söylediğimiz her sözde, her kelimede ruh vardır. Eğer arkadaşlar bizi diri olarak kabul ettiyse, Allah ile diri olarak kabul ettiyse bu durumda kelimelerimiz de diridir. Onunla dirilmek lazım. Dirilmey
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.