El-İsabe Seçkin Sahabeler

İbn Hacer el-Askalani

El-İsabe Seçkin Sahabeler Quotes

You can find El-İsabe Seçkin Sahabeler quotes, El-İsabe Seçkin Sahabeler book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Bir işi bırakıp başka bir işe, sonra onu bırakıp bir başka işe başladığınızda hiçbir işi tamamlayamazsınız
Reklam
Muaz b Cebel ra gece namazına kalkar, ellerini gökyüzüne kaldırıp şöyle derdi: “…Ya rab, cennet isteğimde güçsüzüm. Cehennemden kaçışım kaçış değil, bana hidayet et…”
Abdullah b. Huzafe Radıyallahu Anh
Beyhakî’nin şu rivayeti Abdullah b. Huzafe’nin menkıbelerindendir: “Ebu Rafi dedi ki: “Ömer radıyallahu anh Rum’a bir ordu gönderdi. İçlerinde Abdullah b. Huzafe de vardı ve o esir alındı. Rum kralı ona: “Hristiyan olursan seni mülkümde ortak ederim” dedi. Abdullah kabul etmedi. Bunun üzerine çarmıha gerilip okla öldürülmesini emretti. Fakat Abdullah yine reddetti. Sonra kral emretti, onu indirdiler. Daha sonra bir kazana su koyup kaynattılar. Başka bir esir getirip kaynamakta olan kazanın içine attılar. Etinin dağılıp kemiklerinin ortaya çıktığını gördüler. Hıristiyanlığı kabul etmediği takdirde Abdullah’ın da kazana atılması emredildi. Ona gittiklerinde Abdullah ağlıyordu. Onu götürdüler. Kral: “Neden ağlıyorsun?” diye sordu. Abdullah dedi ki: “Temenni ettim ki, yüz tane canım olsun ve hepsi de bu şekilde Allah için atılsın, bu hoşuma gider” Bunun üzerine kral ona “Benim başımı öpmen karşılığında seni serbest bırakmama ne dersin?” diye sordu. Abdullah “Beni ve bütün müslüman esirleri serbest bırakırsan başını öperim” dedi. O da bu şartı kabul etti. Abdullah onun başını öptü. Kendisi ile beraber bütün müslüman esirleri bıraktırdı. Onları Ömer radıyallahu anh’ın huzuruna getirdi ve hâdiseyi ona anlattı. Ömer radıyallahu anh de Abdullah’ın başını öptü.
╼─━ ►►▻ ❁ ◅◄◄ ━─╾ Hâlid B.Velîd (رضي الله عنه) şöyle demiştir: “Allah yolunda cihad, çoğu kez beni, Kur’ân okumaktan alıkoymuştur.” Başka bir rivayette Hâlid’in (رضي الله عنه) şöyle dediği nakledilmiştir: “Cihad, Kur’ân’ın pek çok yerini öğrenmeme bile fırsat vermemiştir.” ╼─━ ►►▻ ❁ ◅◄◄ ━─╾
Sayfa 414
Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Annem Ümmü Süleym Resulullah aleyhissalâtu vesselâm’a benimle bir sepet taze hurma gönderdi ama evinde bulamadım. Bana bir azatlısının kendisi için hazırladığı bir yemeğe çağrıldığını, oraya gittiğini söylediler. Yanına ben de gittim. Yemeğini yemekte idi. Aleyhissalâtu vesselâm kendisiyle beraber yemem için beni de çağırdı.” Enes devamla der ki: “(Ev sahibi) etli ve kabaklı bir tirid hazırlamıştı. Meğer Aleyhissalâtu vesselâm kabağı severmiş. Ben (bunu görünce) kabağı toplayıp Aleyhissalâtu vesselâm’m önüne yakın bırakmaya başladım. Yemeği yediğimiz zaman Aleyhissalâtu vesselâm evine döndü. (Ben de hurma) sepetini önüne sürdüm. Resûlullah hurmayı yemeye ve taksim etmeye başladı, sepetteki hurmayı böylece bitirdi.” İbni Sa’d Tabakat (8/429) İbni Mace (3303)
Reklam
Enes b. Malik Radıyallahu Anh
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hizmetkârıdır. Allah Resûlunden en çok hadis rivayet edenlerden biridir. Şöyle dediği sahih olarak sâbit olmuştur: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Medine’ye geldiğinde ben 11 yaşında idim.” Annesi Ümm Süleym Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem geldiğinde Enes’i ona götürmüş ve: “Bu Enes’tir. Bu delikanlı sana hizmet etsin” demiş, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de kabul etmiş, ona topladığı bakladan dolayı Ebu Hamza künyesini vermiştir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona şaka yapar ve: “Ey iki kulaklı.” derdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah’ım onun malını ve çocuklarını çoğalt ve onu cennete koy” diye dua etmiş, Enes radıyallahu anh de şöyle demiştir: “İkisini gördüm, üçüncüsünü de ümit etmekteyim.” Cafer b. Süleyman, Sabit’in şöyle dediğini nakleder: “Enes radıyallahu anh ile birlikteydim. Hizmetçisi geldi ve dedi ki: “Ey Ebu Hamza! Topraklarımız susuz kaldı.” Bunun üzerine Enes kalktı, abdest aldı ve beriyyeye gidip iki rekat namaz kıldıktan sonra dua etti. Yağmur bulutunun geldiğini gördüm. Her şeyi ıslatana kadar yağmur yağdı. Yağmur dinince Enes radıyallahu anh ailesinden birini gönderdi ve dedi ki: “Bak bakalım sema (yağmur) nereye ulaştı?” Baktığında toprağının çok azı kalmıştı. Bu yaz mevsiminde olmuştu.” Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle demiştir: “Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem’in namazına Ümm Süleym’in oğlunun (yani Enes’in) namazı kadar benzeyen başka birini görmedim.”
Ahmed, Müsned’de; Ebu Bekir - Asım - Zirr Bin Hubeyş - Abdullah Bin Mesud radıyallahu anh isnadı ile rivayet ediyor; “Allah kullarının kalplerine baktı, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in kalbinin kulların kalpleri içerisinde en güzeli olduğunu gördü ve o kalbi kendisi için seçti. Risaletini de onun vasıtasıyla gönderdi. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in kalbinden sonra sair kullarının kalplerine baktı, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabının kalplerinin kulların kalpleri içerisinde en güzelleri olduğunu gördü ve onları Peygamberine yardımcılar kıldı. Bu yardımcılar Allah’ın dini uğrunda mücadele ettiler. Müslümanların iyi gördüğü Allah katında da iyidir, kötü gördükleri (tasvip etmedikleri) Allah katında da kötüdür.
Fâtımatu’z-Zehra Radıyallahu anha
İbn İshak, Megaziyu’l-Kübra’sında İbn Ebi Necih yoluyla Ali radıyallahu anh’den rivayet ediyor: Ali radıyallahu anh Fatıma radıyallahu anha’ya talip olunca Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona: “Yanında bir şey var mı?” dedi. “Hayır” cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Payına düşen zırhı ne yaptın?” buyurdu. Bu zırh Bedir ganimeti olarak ona düşmüştü. İbn Sad, Cafer b. Muhammed’den, o da babasından rivayet ediyor: “Ali radıyallahu anh, mehir olarak Fatıma radıyallahu anha’ya demir zırhını verdi.” İkrime şöyle demiştir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Ali ile Fatıma radıyallahu anhuma’yı evlendirirken: “Ona hutamî zırhını ver” buyurdu. Bu rivayetin isnadı sahih olup mürseldir.
Ebû Mûsâ el-Eş’arî (Abdullah b. Kays) Radıyallahu anh
Ebu Osman en-Nehdi dedi ki: “Ebu Musa’nın Kur’ân okuduğu sesinden daha güzel ne bir zil, ne bir ud ne de bir ney sesi işitmedim.” Ömer radıyallahu anh onu gördüğü zaman şöyle derdi: “Ey Ebu Musa! Bize Rabbimizi hatırlat.” Diğer rivayette: “Bizi Rabbimize şevklendir” derdi ve o da onun yanında Kuran okurdu. Ebu Musa radıyallahu anh Basra halkına fıkhı öğreten ve Kuran okutan kimse idi. Şa’bî dedi ki: “İlim şu altı kişide son bulmuştur..” bunlar arasında Ebu Musa radıyallahu anh’ı da zikretmiştir. Buhari, Şa’bî tarikiyle rivayet ederek “alimler” lafzıyla zikretmiştir. El-Begavi, Enes radıyallahu anh’den rivayet ediyor: “Ebu Musa radıyallahu anh’ın avretinin açılması korkusuyla gece giydiği pijamaları vardı.” Sahihtir.
Reklam
Ca’fer b. Ebi Talib Radıyallahu anh
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in amcasının oğludur. İslâma ilk girenlerdendir. Ali radıyallahu anh’ın kardeşidir. Begavi el-Makburi tarikiyle Ebu Hureyre radıyallahu anh’­ den rivayet ediyor: “Cafer miskinleri sever, onlarla oturur ve hizmetlerini görürdü. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona “Ebu’l-Mesakin: Miskinlerin babası”
Burayde b. el-Husayb el-Eslemî Radıyallahu anh
İslâm’la şereflenmesi şöyle oldu: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Medine-i Münevvere’ye hicret etmek üzere Ebû Bekir Sıddîk radıyallahu anh ile Mekke’den ayrıldığında müşrikler Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i yakalayıp öldürene büyük vaadlerde bulundu. Bu haber Mekke ve çevresinde süratle yayıldı. Büreyde de bu mükâfatlara kavuşmak isteğiyle kendi arazilerinden geçen insanları durdurup kimliklerini sorardı.” Bir gün karşısına Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem ile mağara arkadaşı Ebu Bekir Sıddık radıyallahu anh çıktı. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ona “Sen kimsin?” diye sordu. “Büreyde” dedi. Efendimiz arkadaşı Ebû Bekir’e dönerek; “İçimiz serinledi”, buyurdu. Sonra “Kimlerdensin?” dedi. “Eslem kabilesinden” dedi. Efendimiz yine arkadaşlarına dönerek: “Selâmetteyiz.” buyurdular. Tekrar “Eslem’in hangi kolundan?” diye sordu. “Sehm kolundan” dedi. Bunun üzerine Fahr-i Kâinat sallallahu aleyhi ve sellem: “Yâ Ebu Bekir senin nasibin çıktı.” buyurdular. Büreyde bu tatlı konuşmalardan ve o nurlu insanlardan etkilenmişti. “Ya sen kimsin?” dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah’ın Resulü Muhammed.” diye cevap verince Büreyde’nin gönlü İslâm’ın nuruyla aydınlanıverdi. Kendiliğinden: “Eşhedü enlâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlüh” diyerek İslâm’la şereflendi. Adamlarıyla birlikte peşinde namaz kıldı.
“Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra;36)
Aranızda Selamı Yayınız
Selâm, Müslümanların kendi aralarındaki tahıyyesidir. Rafızilere, bid’at ehline, günahları açıkça işleyenlere selâm verilirse, onlar güleryüzle karşılanırsa, onlara yumuşak konuşulursa bu onlarla dostluk anlamına gelir. Onlar sevilirse, onlara genişlik gösterilirse bütün kötülükler toplanmış olur. Kalbinde buğz ve düşmanlık yok olur. Zira selâmı yaymak muhabbeti celb eder. Hadiste şöyle buyrulmuştur; “Dikkat edin, size muhabbetinizi artıracak şeyi bildireyim mi?” “Evet ey Allah’ın Resûlü!” dediler. Buyurdu ki; “Aranızda selâmı yayınız.”
“Allah'a ve Resûlüne karşı gelenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Biz apaçık ayetler indirmişizdir. Kâfirler için küçük düşürücü bir azap vardır.” (Mücadele5)
143 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.