O annesinin bu konuda karşı çıkmasına rağmen müşriklerin dininden ayrılarak Resûllerin efendisinin dinine tâbi olmuştur. Sad Bin Ebi Vakkas radıyallahu anh dedi ki;
“Kur’an’dan bazı ayetler onun hakkında inmiştir. Sa’d’ın annesi dininden dönmedikçe ebediyyen onunla konuşmayacağına ve yiyip içmeyeceğine yemin etmiştir.
Cennetle müjdelenen on
Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem buyurdu ki; “Allah katında ashabın en hayırlısı sahibine (arkadaşına) en hayırlı olanıdır. Allah katında komşuların en hayırlısı, komşusuna en hayırlı olanıdır.”
İbn Sad, Ali radıyallahu anh’den rivayet ediyor: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, kızı Fatıma’yı benimle evlendirdiklerinde onunla birlikte içi hurma lifleriyle doldurulmuş bir deri
yastık, nakışlı bir kadife kumaş, iki değirmen taşı, iki testi ve bir de su kabı gönderdiler.
Bir gün Fatıma’ya
“Allah’a yemin ederim ki bugün çektiğim
Lebid:
“Dikkat edin! Allah dışında her şey bâtıldır.” diye beyit söyleyince Osman b. Maz’un radıyallahu anh:
“Doğru söyledin” dedi. Lebid:
“Ve her nimet mutlaka yok olacaktır” deyince de:
“Yalan söyledin! Cennet nimetleri son bulmaz” dedi.
Sahihayn’de, Sad b. Ebi Vakkas radıyallahu anh’den şöyle rivayet edilmiştir:
“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Osman b. Maz’un’un bekar yaşama isteğini reddetmiştir. Şayet izin verseydi elbette kendimizi hadım ederdik.”
İbn Şahin ve Şuab’da Beyhaki, Aişe bt. Kudame ‘den, o babasından ve o da amcasından rivayet ediyorlar:
“Dedim ki: Ey Allah’ın Resûlü! Bana savaşlarda bekar kalmak zorluk veriyor. Hadımlaşmak için bana izin ver. Kendimi hadım edeyim mi?” bunun üzerine şöyle buyurdu:
“Hayır! Lâkin ey ibn Maz’un, sana oruç tutmanı tavsiye ederim”
Begavi Mucem’inde İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet ediyor: “İbn Ömer, İbn Abbas’a yaklaşır ve şöyle derdi:
“Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i, sana dua edip başını meshederken ve ağzına üfleyerek şöyle derken gördüm:
“Allah’ım! Onu dinde fâkih kıl ve ona te’vili öğret”
Ahmed’in Müsned’inde şöyle rivayet edilmiştir: İbn Abbas
Hicretin 9. yılında, Resûlullah Tebük Savaşı hazırlığına başlayınca, bütün Ashabı yardıma çağırdı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in teşviklerinin sonunda bilhassa zengin olanlar çok miktarda yardım ettiler. Bu hâli gören Sehl bin Huneyf çok duygulandı. Fakir olduğu ve Peygamberin bu yardım da’vetine katılamadığı için çok üzüldü. Hemen
Allah Teâlâ buyurur ki;
“And olsun ki biz her ümmete, “Allah’a ibadet edin ve putlara tapmaktan sakının.” diye bir peygamber gönderdik. Allah, bu ümmetlerden bir kısmına hidayet etti, bir kısmma da sapıklık hak olmuştur. Şimdi yeryüzünde bir gezip dolaşın da bakın ki, peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu bir görün? (Ey Muhammed!) Sen o kâfirlerin hidayete ermelerini ne kadar istesen de Allah, saptırdığı kimseyi hidayete erdirmez. Onların hiçbir yardımcısı da yoktur.” (Nahl; 36-37)