Çoğu yerde sorgulatan fakat sorgulamaya müsaade ettirmeksizin kabul gerektiren, var olan düzeni bu kabuller üzerine oturtan bir eser. İlk olabilmesi açısından İlk Var Olan'ın varlığının bir nedeni veya amacının olmadığını, en üstün, en mükemmel, en yüce, en şerefli olduğunu kabul ederek başlıyor bu düzen. Sonrasında İlk Var Olan'ın yaratmak gibi bir amacı da olmadığından varlıkların ondan nasıl zorunlu olarak taşarak meydana geldiğinden ve onların karışımları ve etkileşimleri sonucu oluşan insandan söz ediliyor. İnsana verilen yaratılış gayesinin özünün en ulaşabileceği mükemmellik seviyesine ulaşmak olduğu, bunun mutluluk olarak tanımlandığı ve mutluluğa aracı olan eylemlerin erdemler, engel olanların kötü eylemler olduğu anlatılıyor. İnsanın bu mükemmellik derecesine tek başına ulaşabilecek yetenekte yaratılmadığı, özü gereği başka insanlarla yardımlaşma içinde olarak bu mükemmelliğe ulaşması gerektiğinden bahsediliyor. Yani toplumların var olma amacı bir bakıma insanların mutluluğa yani bu mükemmellik seviyesine ulaşması. Bu toplumun işleyişinde bir amir olması gerekliliği ise vücuttaki organların işleyişine benzetilerek açıklanmış. Yönetici kişinin sahip olması gereken erdemler ve Farabi'nin, her ne kadar dine dayalı bir devlet işleyişi benimsese de, felsefeyi olmazsa olmaz olarak görmesi kitapta en sevdiğim kısımlar. Bir yanda sorgulamadan kabul edilmesi gerekenler, bir yanda felsefe olması çelişkili görünüyor olsa da okunması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum en azından bazı kavramlar üzerine tekrar düşünmek açısından. Herkese iyi okumalar dilerim.