Yine de kadınların dostluğundan hoşlanmıyorum . Küçük ve şahsidirler. Kendi gizemlerine ve sırlarına sıkı sıkı sarılıyorlar; rol kesiyorlar, numara yapıyorlar. Erkeklerin karakterinden daha çok hoşlanıyorum.
En sonunda kocası umutsuzluk içinde gidip en yakın dostlarına kadınla birlikte olmaları için yalvarmaya başlardı; hiç olmazsa yabancı ellere düşmesin derdi.
Ama onun gücü daha da fazlaydı. Elena'yı durduğu yerde istediği kadar hareketsiz kılabilirdi. Elena, yalnızca kafasını öte yana çevirdiği zamanlarda özgür kalabiliyordu . Ama adamdan tümüyle kaçabilme özgürlüğüne sahip değildi .
Bir süre sonra Pierre, "Seni tanıyana dek bir Don Juan 'dım, Elena . Hiçbir zaman bir kadını gerçekten tanımak istemedim. Hiçbiriyle kalmak istemedim. Bir kadının çekiciliğini tutkulu bir ilişki için değil, bir erkekle uzun süreli bir ilişkiye girmek için -evlilik gibi örneğin ya da en azından birlikte yaşamak- sonuçta bir çeşit huzur, bir sahip elde etmek için kullandığını düşünüyordum. Beni korkutan buydu , grande amoure use'un arkasına gizlenen, aşkta güvenlik arayan bir küçük burjuva. Beni sana çeken şey, senin hep metres olarak kalman. Arzuyu ve yoğunluğu devamlı kılıyorsun. Büyük aşk savaşında kendini eşit hissetme yince çekiliyorsun. Ayrıca beni sana bağlayan şey sana verebileceğim zevk değil. Duygusal olarak tatmin olmadığın zaman bunu reddediyorsun. Oysa sen her şeye yatkınsın, her şeye. Bunu hissediyorum. Yaşama açıksın. Seni açtım. İlk kez kadınları yaşama, aşka açma gücüm olduğu için üzgünüm. Vücutla iletişime geçmeyi reddedip, tüm varlığa ulaşmanın diğer yollarını aradığında seni öyle çok seviyorum ki. Zevkle olan diretişimi kırmak için her şeyi yaptın. Evet, ilk bakışta, bu gücü benden çekmene dayanamıyorum . Gücümü kaybediyormuşum gibi geliyor bana."