Eleştirel Feminizm Sözlüğü

Kolektif

Eleştirel Feminizm Sözlüğü Posts

You can find Eleştirel Feminizm Sözlüğü books, Eleştirel Feminizm Sözlüğü quotes and quotes, Eleştirel Feminizm Sözlüğü authors, Eleştirel Feminizm Sözlüğü reviews and reviews on 1000Kitap.
Şu saptamayı yapmak mümkündür: Kız çocuklar ilköğretimde ve genel olarak öğretimde erkek çocuklardan daha başarılı olmalarına ve bu yüzden de bakalorya aşamasına ve yüksek öğretime daha büyük sayılarda gelmelerine karşın, bu aşamada genellikle, hizmet, ticaret, eğitim, sağlık sektörleri gibi, geleneksel olarak kadına aile içinde atfedilen işlevlerin toplumsallaşmış biçimleri olan mesleklere açılan az sayıda kanala mahkûm edilirler.
Sayfa 114 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Kendimizle onlar -erkekler ya da kadınlar- arasında indirgenemez bir duvar yükseltmek; bir ayırım getirmek; onları iyice tikelleştirmek için, kendilerini "doğal" ya da evrensel hakikatler olarak sunan temsiller ve normlar bütünü adına damgalamak ve hepsinin ötesinde, toplumsal sözleşmeyle ilgili kararların oluşturulduğu toplumsal mekândan dışlamak, egemenlik kurma biçimlerinin başvurduğu silahlardandır. Egemenlik ilişkisinde ötekini görünmez kılmak söz konusudur: Onun basit, özel bir durumdan ibaret olduğu ve bu yüzden de geçerli bir muhatap olarak alınamayacağı düşüncesini olumlamak, dolaylı olarak, egemenin evrensel olanın temsilcisi konumuna gelmesini güvence altına alır. Egemenlik pratiğinin, ötekinin mülksüzleştirilmesi ve vesayet altına alınmasının, kadınların bedenlerine el konmasının bedeli budur.
Sayfa 110 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
İki grup ya da bireyler sınıfı arasındaki bütün egemenlik ilişkileri, egemenlik altında olanları (erkek ya da kadın) kısıtlamalara, tabiyete ve köleliğe maruz bırakır. Egemenliğin aynı zamanda hem sonucu hem de garantisi olan yapısal bir asimetri getirir: Gruplardan birisi kendini, bütünün temsilcisi ve evrensel olarak kabul ettirilen toplumsal norm ve değerlerin tek taşıyıcısı olarak sunar. Bu norm ve değerler evrenseldir: Öteki grubunkiler belirtik olarak tikel diye adlandırılır. Ötekinin tikelliği adına, egemen grup onun üzerinde sürekli bir denetim uygular; ötekinin haklarının sınırlarını belirleyerek haklara el koyar ve ötekini, her tür sözleşme yapma gücünden yoksun bırakan bir konumda tutar.
Sayfa 108 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Örneğin Roma Katolikliğinde din adamları/laikler ayırımı erkeklerle kadınlar arasındaki ayrılığa işaret eder; laikler kadınlardan ibaret olmasalar da, dinsel erk erkeklerin tekelindedir. Roma Katolikliğinde, papazlık görevinde bekârlığın zorunlu olması, kadınları, kutsalı kirletenler konumuna yerleştirir: İnananlar topluluğuyla kutsal arasında bağ kurmaya yönelik ayinsel işlevleri yerine getirebilmesi için, rahibin hiçbir kadına dokunmaması gerekmektedir. Dolayısıyla, kadınların din alanındaki tabiyeti, yalnızca kadınların kiliselerde ve başka din kurumlarında yöneticilik konumuna erişmelerinin nesnel olarak olanaksız oluşunda ortaya çıkmaz. Daha genel olarak din alanının bütününde ve onun her bir bileşeninde; söylemde, temsillerde, pratiklerde, bu tabiyet, genel olarak toplumda ve daha özel olarak din alanında işlerliği olan toplumsal ilişkilerin ifadesi olarak imlenebilir ve bu şekilde tahlil edilebilir.
Sayfa 105 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
O dönemde feminister dinlere son derece radikal bir eleştiri yöneltmişlerdir. Beyaz, Batılı ve Hıristiyan dinbilimci kadınlar, Yahudiliğe ve Hıristiyanlığa yönelttikleri eleştirilerle başı çekmişler, bunları Doğu ve Afrika dinlerinden -Hindu, Budist ve Müslüman- kadınlar izlemiştir. Bu kadınlar, hem İncil, Kuran, Tevrat, Buda'nın yazıları gibi kutsal sayılan metinlerin yorumlarına dayanarak dinsel inancın içeriğine, tektanrılılığa, tanrının eril imgesine, Meryem'in tabi konumu ve bakire imgesine yönelik eleştiriler geliştirmişlerdir, hem de dinsel kurumların eril ve hiyerarşik örgütlenme biçimine.
Sayfa 104 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Erkeklerin kullanacağı doğum kontrolü yöntemlerinin geliştirilmesine bu kadar az ilgi gösterilmesi, tıp camiasının ve kamu güçlerinin gözünde doğum kontrolü meselesinin ne kadar ikincil olduğuna tanıklık etmektedir.
Sayfa 98 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
Kadın bedenini denetleme gücü kimin elindedir? Devletin mi, din otoritelerinin mi, hekimlerin meslek örgütlerinin mi, (koca olsun, baba olsun) aile reislerinin mi, yoksa ilgili kişilerin mi? Bu belirleyici bir noktadır, çünkü burada söz konusu olan kadınların özerkliğidir. Feminist hareket, kadınların cinselliklerini istedikleri gibi yaşamalarını savunarak ve tartışmanın -kişisel ilişkileri suçlamaya yatkın olan- özel alana hapsedilmesine karşı çıkarak, bu soruna politik bir boyut getirmiştir.
Sayfa 97 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Cinsiyet ile toplumsal cinsiyet arasındaki ilişkinin üçüncü kavramlaştırılış biçimine göre, cinsiyetler basitçe biyolojik-sosyolojik kategoriler değil, erkeklerin kadınlar üzerindeki iktidarının oluşturduğu (Marksist anlamda) sınıflardır; toplumsal cinsiyetin tanımının eksenini tam da bu iktidar ilişkisi oluşturur: Toplumsal cinsiyet, cinsiyeti inşa eder. Bu akıma yakın olan politik lezbiyen eğilimler, karşıcinselliği cinsel davranışlardan birisi olarak değil, "kadınlar"ın erkeklere zorunlu bir bağımlılık ilişkisiyle tanımlanmalarının temelinde yatan sistem olarak görürler. Simone de Beauvoir, "kadın doğulmaz, kadın olunur" diyordu; Monique Wittig (1980/2001) ise ekliyordu: "[...] 'kadın' ancak heteroseksüel düşünce ve ekonomi sistemlerinde bir anlam taşır. Lezbiyenler kadın değildir."
Sayfa 80 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Özgürlük yollarına, aşınmış patikalardan çıkılır: Bu yollara ancak her tür Ortodoksluktan kaçınarak varılabileceği kuşku götürmez. Eylem her zaman düşünceye itiraz eder.
Sayfa 75 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Cinsiyet farklılığına evrenselci yaklaşım
Evrenselci yaklaşım şu sava dayanır: Fiziksel özelliklerden, "ırk"tan, cinsiyetten, dilden vb kaynaklanan ikincil farklılıklardan bağımsız olarak, bütün insanlar aynı biçimde bireydirler. Dolayısıyla, erkeklerle kadınları birbirinden ayıran farklılık kendi başına önemli değildir; onun belirleyici ve toplumsal olarak yapılandırıcı olan önemi güç ilişkilerinin bir sonucudur: "Kadın doğulmaz, kadın olunur" (Beauvoir, 1949) ve erkeklerin kadınlar üzerindeki egemenliğinin kökenleri ve biçimleri ne olursa olsun, kadın olmak bu egemenliğin bir uzantısı olarak gerçekleşir. Bu yüzden de, cinsiyetler yoktur, ortadan kalkacak olan "cinsiyet sınıfları" vardır. Bu sınıfların ortadan kalkması, cinsiyetli olmayan genel bir insan kategorisinin oluşmasını mümkün kılacaktır.
Sayfa 70 - Dipnot YayınlarıKitabı yarım bıraktı
34 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.