You can find Eleştirel Feminizm Sözlüğü books, Eleştirel Feminizm Sözlüğü quotes and quotes, Eleştirel Feminizm Sözlüğü authors, Eleştirel Feminizm Sözlüğü reviews and reviews on 1000Kitap.
Olgular hukuku dile getirmez; geçmiş geleceği belirlemez. Feminizm, cinsiyetler arası ilişkiler anlayışıyla bir evrimi değil bir devrimi başlatmaktadır ve bu devrimin olgusal ya da ideolojik hazır bir modeli yoktur. "Temsil edilemez olanın politikası"dır feminizm (F. Colin, 1999).
Filozoflar kadınları ya özgül rollerini vurgulamak suretiyle savunurlar (Rousseau), ya da erkeklere benzetilmelerini talep etmek suretiyle (Stuart Mill). Beauvoir'ın Le Deuxième sexe'in [İkinci Cins] (1949) sonunda formüle ettiği "farklılık içinde eşitlik" tezini geliştirmek güç geldiğinden olacak, hep ikilik ile teklik arasında gidip gelinmiştir.
En önemli ekseni erkeklerin kadınlar üzerindeki egemenliğinin tahlili olan feminist eleştiri, ilk evrede cinselliğe ilişkin olarak, kadınların kendi bedenleri üzerindeki özgür tasarruflan üzerinde odaklanmıştır. Heteroseksüelliğin kadınlara el konmasını sağlayan sistem olarak sorgulanması, daha sonraları radikal feministler ve lezbiyenler tarafından gerçekleştirilmiştir (Wittig, 1980).
Modern Batı toplumlarında cinsellik, XVIII. yüzyıla kadar egemenliği elinde tutan Kilisenin kurduğu bir çerçeve içinde yer almıştır. Kiliseyi, tıp ve medeni hukuk ve ceza hukuku izler, ama hiçbir zaman onu tahtından indirmeden (Foucault, 1976). Yasalar, hem cinsel ilişkiye girmenin hangi yaştan itibaren yasal olduğunu belirler (bu yaş kimi zaman
Ücretli emeğin ortaya çıktığı dönemde kadınların durumunu tahlil eden Marie-Victoire Louis (1994) şöyle yazar: "Erkeklerin, kadınların bedenlerini, pek tabii ki cinsel boyutlarıyla da kullanma hakları, ücret ilişkilerinin bağrında varlığını sürdürmüştür." Bu türden erkek davranış 1970'lerde ilk kez "cinsel taciz" (sexual harassment) olarak adlandıranlar, Cornell Üniversitesi'ndeki Amerikalı feministler olmuştur. O dönemde bu feministler daha somut olarak, erkeklerle kadınların iş ilişkileri bağlamında ortaya çıkan davranışları kastediyorlardı. 1975'ten başlayarak bu kavram Anglosakson ülkelerde yaygınlaşmıştır. Yine de, feminist tahlillere rağmen, cinsel taciz ancak 1980'lerden itibaren önemli bir olgu olarak kabul edilecektir.
Anne Covva'ya (1999) göre, anneliğin korunmasından yana olan yasaların oluşturulmasında ve refah devletinin inşa edilmesinde feministler ihmal edilemeyecek bir rol oynamışlardır, ancak anneliğe yaslandıkları ölçüde, kadınlar için siyasal hakların sağlanmasında başarısız olmuşlardır.