Kadının evsel alanda kalmakla, modern toplumun "tehlikelerinden" korunabileceğine ilişkin söylem de eski modadır çünkü modern toplum kapitalistleşme süreciyle evsel olanı, özel olanı yutmuştur.
Türkiye özeline gelince; Türkiye'nin son on yıllarına damgasını vuran siyaset biçimlerinin, İslâmî olmaktan çok dinin araçsalcı bir biçimde kullanılması ile niteleyebileceğimiz sağ siyasetler olduğu söylenebilir.
"Modaya ve onun kalıplarına karşı çıkan başörtülü kadın, modern kadın imajını yıkıp, evsel alanında müslüman nesiller yetiştirerek ve eve bağlı işler yaparak moderniteyi kalbinden vuracaktı.
Zaman geçtikçe, bu imajlar elinde T cetveli ile üniversite kapısında bekleyen ya da çalışma haklarının engellenmesine karşı mücadele veren tesettürlü kadın imajına dönüştü.
Son olarak da, bodyguardları eşliğinde limuzininden inen, 2. ve 3. sınıf dünyalardan olanların hayranlık dolu bakışları arasında dev alışveriş merkezlerinden büyük paketlerle ayrılan tüketici müslüman kadın imajına ulaşıldı."
Kullara, erkek-egemen sistemlere, dünyaya hatta kendi nefsine kul olmak yerine Allah'a kul olmak, dolayısıyla içindeki sonsuzluk duygusuyla tanışmak, ona büyük bir özgürlük veriyor.
Muhtelif ideolojiler ve eylemler güçlerini kamu ve özel kesimler arasındaki uçurumu kapatma vaadlerinden almaktadır. Dayanışmanın eski veya yeni yollarla mutlaka gerçekleştirileceği yolunda söz vermektedirler.