Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

F. Azouvi ve M. De Launay ile Söyleşi

Eleştiri ve İnanç

Paul Ricoeur

Eleştiri ve İnanç Gönderileri

Eleştiri ve İnanç kitaplarını, Eleştiri ve İnanç sözleri ve alıntılarını, Eleştiri ve İnanç yazarlarını, Eleştiri ve İnanç yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Hayır, okuma zevkini kendi kendime edindim. Kitapçılarda çok zamanım geçiyordu. Kitap sayfası kenarlarının kesilmiş olmamasının yarattığı güçlüğe rağmen sayfaları atlayarak ya da aralayıp yandan bakarak okuyorduk..."
Sayfa 16
"Görüldüğü gibi çocukluğumu ve ilk gençliğimi, kitap okumanın önemli bir yer tuttuğu, yaşlılardan oluşan bir aile ortamında geçirdim: Çok az oyun oynar, çok fazla kitap okurdum, öyle ki okul benim için bir disiplinden çok bir teneffüs oldu. Okullar açılmadan önce ve son derece ağırbaşlı bir havada geçen yaz tatillerinde, çok kısa süre içinde, bütün ders kitaplarını yutmuş olurdum. Okula gitmek daha çok bir eğlence oluyordu benim için, hem zaten okulda da epeyi haylazlık ediyordum."
Sayfa 16
Reklam
"Ben çok iyi bir öğrenciydim; o ise öğrenim yaşamında güçlüklerle karşılaşmıştı. Herkes beni överdi, onu ise dikkate alan olmazdı. Kendisi için hiçbir şey istemeyen uysal bir genç kızdı, bütün başarıları benim kazanıyor olmamı hiçbir kırgınlık duymadan kabullenirdi. 1911 doğumluydu, benden yaklaşık iki yaş büyüktü. Yirmi bir yaşında da veremden öldü, ama gençliği bir bakıma benim gençlik yıllarımın gölgesi altında kalmıştı. ... Bu duygunun üstümde çok önemli bir etkisi oldu: "Ödenmemiş Borç" tema'sı yapıtlarımda sık sık gündeme gelen, ayak direyen bir tema olarak kaldı."
Sayfa 15
"Analitik" felsefe ile "kıta" felsefesi (yani İngiltere'deki değil de Avrupa kıtasındaki felsefe) arasındaki güçlü karşıtlığa rağmen yine de her iki gelenek için ortak olarak kalan bir felsefeci vardır: Kant'tır bu. Ama tamamıyla aynı Kant değildir söz konusu olan. "Analitikçiler"in Kant'ı, anlayış gücüne ilişkin kategori yapısının felsefecisidir; özellikle Salt Aklın Eleştirisi'nin ikinci baskısındaki versiyonda bu kategori yapısı transandantal tümdengelimden uzaklaşmıştır; zaten bu yapıt "öznelci" bir ödün, hatta psikolojizmde yeniden bir düşüş olarak görülür.
- Bir fenomenoloji semineriniz var mıydı? "Fenomenoloji, Yorumbilim" adını taşıyordu seminer. Buna bir süre sonra da "ve Dil Felsefesi" eklendi. Seminere analitik felsefenin (Anglosakson anlamında) konularını, aynı zamanda da eylem konusunu kattığım dönemdi bu. - O yıllardaki tartışmalara, açıklamak -doğa bilimlerinin görevi olarak görülüyordu- ile anlamak -kültür ve düşünce bilimlerinin işi olarak görülüyordu- arasındaki tartışma damgasını vurmuştu. Siz hangi tarafta yer alıyordunuz? Yorumbilim ile epistemoloji arasında iki yöntembilim farkı, iki kavrama tasarısı farkı bulunduğunu düşünmüyorum; bu iki bakış açısı sürekli olarak birbiriyle kesişir, daima birbirinin içine girer; çünkü, öncelikle "yorumbilim" ["hermenötik"] terimin en azından üç şeyi içerdiği düşünülür: kesin kurallar taşıyan açık seçik yöntemler - filoloji ile büyük klasik metinlere ilişkin yorumun ve ayrıca hukuk biliminin durumudur bu; ardından, anlamanın doğası, koşulları ve işleyişiyle ilgili bir düşünce biçimi; son olarak da, kendini, kavrayabilmenin bir başka yolu olarak ortaya koyan, bilimsel girişimleri kendilerinden daha iyi anlayabileceği iddiasında bulunan ve bu girişimleri bir "yöntem-bilimciliğin" sınırları içinde toplayan daha iddialı bir eksen, bir tür "felsefe" olarak belirir.
Dalbiez, Roland (1893-1976)
psikanalizde, fenomenolojinin, genel olarak da bilinç felsefelerinin bir alternatifini görüyordum. Descartes'çı tasarının ve bu tasarıya özgü saydamlık postulatının temel sınırı benim için her zaman bir sorun yaratmıştı. Son olarak da psikanalizi doğa felsefesinin bir dalı olarak gören, yani insandaki doğayı dikkate alan bir felsefi inceleme diye gören Dalbiez'e özgü gerekçeler buluyordum.
https://www.encyclopedia.com/psychology/dictionaries-thesauruses-pictures-and-press-releases/dalbiez-roland-1893-1976